Answered

Kalademi.me to idealne miejsce, aby uzyskać szybkie i dokładne odpowiedzi na wszystkie swoje pytania. Sorularınızı sorun ve farklı alanlardaki deneyimli profesyonellerden ayrıntılı yanıtlar alın. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın.

osmanlı tersanesi nedir?

uzun cevap istiyorum lütfenn



Sagot :

milerin inşâ, tamir ve bakımlarının yapıldığı yer. Tersâne, dârüssınâa teriminin değiştirilerek Türkçe'ye alınmış şeklidir.

Türkler Anadolu’ya ayak bastıktan sonra, Akdeniz’e açılabilmek için, İzmir, Antalya, Alanya ve Sinop ta tersaneler kurarak gemi inşa etmişlerdir. Bunlardan Alanya tersanesinin gemi kızak yerlerinin kârgir gözleri hâlâ ayaktadır. 

Osmanlılar İzmit körfezinin güney kıyılarına vardıklarında ilk gemilerini Karamürsel'de inşâ etmeye başladılar. Daha sonra İzmit’te büyük bir tersane meydana getirdiler. Yıldırım Bayezid Han, Çanakkale boğazının stratejik önemini takdir ederek Gelibolu'da bir tersane meydana getirilmesinin faydalarını düşünmüş ve Sarıca Paşa'dan burada bir liman tersane ve kale inşâ edilmesini istemiştir. Böylece1390'da temelleri atılan Gelibolu tersanesi, Osmanlıların ilk muntazam tersanesi olup, yıllarca devlete gemiler inşa etmiştir. 

Osmanlı donanmasının buraya nakli, Bizans'ın Akdeniz'le irtibatını kesti ve Çanakkale boğazında Türk hâkimiyetini sağladı. Netîcede İstanbul'un muhâsarası daha emin bir hâle geldi. 

Fâtih devrinde Gelibolu tersânesinin ehemmiyeti arttı ve kaptanların ikâmet mahalli oldu. Daha sonraları kaptan paşalar İstanbul’da ikâmet ettiler. Gelibolu sancağı da kaptan paşa eyâletine tâbi paşa sancağı oldu. 

Evliya Çelebi, Gelibolu’dan bahsederken, burada kadırga tersaneleri olduğunu haber vermektedir. 

Gelibolu’dan sonra ikinci büyük tersane İstanbul’da yapıldı. Fâtih Sultan Mehmed Han, Haliç’te, Aynalıkavak semtinde bir tersane kurdurdu. Bu tersanenin kurulduğu yerde bir mescid ile divanhâneye yer verildi. Yeni tersanenin faaliyetlerini devam ettirmek maksadıyla İstanbul’a kıyı bölgelerinden marangoz, gemici ve san’atkârlar getirildi. Haliç tersanesi adını alan bu tersane, 1497 yılında sultan İkinci Bâyezîd Han tarafından genişletildi. Kemâl, Burak ve Pîrî reisler tarafından idare edilen donanmanın gemilerinin pek çoğu burada inşâ edildi. 

Karadaki zaferleri yanında, denizde de güçlü olmayı isteyen Yavuz Sultan Selîm Han, Papa onuncu Leon’un kendi aleyhine bir ittifak hazırladığını duyunca, bir donanma ile Akdeniz hâkimiyetini elde etmeyi düşündü. Veziriazam Pîrî Mehmed Paşa’yı bu işe me’mûr ederek, dedesi Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından yapılan ve babası tarafından genişletilen tersaneyi yeniden ele aldı. 

Cafer kapdan’ı, Galata’dan Kağıthane’ye kadar olan yerde inşâ edilecek tersanenin yapımına me’mûr etti. 1515 yılında yapımına başlanan tersanenin gemi yapacak ve seferden dönen gemileri çekecek üstleri kapalı 300 göz olması tasarlanmıştı. Yavuz Sultan Selîm Han’ın Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar donanmanın inşâî ve idarî merkez üssü görevini yürütecek olan bu muazzam projesi oğlu Kânûnî Sultan Süleymân zamanında tamamlandı. Bu yeni tersanede gemi inşâ edilecek tezgâhların her birine ellişer bin akçe sarfedildi. 

Osmanlı tersanelerinde ilk zamanlarda inşâ ve tamir edilen gemi çeşitleri; bilhassa baştarde, kadırga, ağrıbap, top gemisi, taş gemisi, at gemisi, barça, kalite, mavna, karamürsel ve kayıktan meydana geliyordu. Tersanede görevli gemi halkı ise; kalafatçı, neccâr, pârû-traş, makaracı, kumbaracı, haddad, üstüpcü ve meremmetçiden müteşekkildi. 

Bodrum günümüzde ahşap yat imalatı ile bir dünya markasıdır. Ama bu markalığın uzun bir geçmişi vardır. Yüzyıllardan bu yana tekne imal edilmektedir bodrum’da.

Bugün Milta Marina’nın hemen yanında yer alan Osmanlı surlarının olduğu yerde bir Osmanlı tersanesi vardır. Kim bilir belki eski çağlarda da burada Halikarnassos şehrinin tersanesi vardı.

Bodrumlu tarihçi Herodotos’un da anlattığı gibi bölgenin ilk halkı Karlar denizci bir kavimdi ve Girit Kralı Minos’un yanında gemileriyle yer almışlardı. Ancak sonraları Kral Karları kovar, onlar da ülkelerine yani Karia’ya geri dönerler. Daha sonra M.Ö.480 yılında Persler ile Yunanlılar arasında yapılan Salamis deniz savaşına Halikarnasos Kraliçesi I.Artemisia’nın 6 gemi ile katıldığını ve başarı gösterdiğini biliyoruz. Hatta Artemisia’nın yaptığı kahramanlıkları (!) Pers Kralı Xerxes, “bugün kadınlarımız erkekler, erkeklerimiz de kadınlar gibi dövüştüler” diye ifade eder. Bu ifadeler Karların denizcilikte ne kadar maharetli olduklarını göstermektedir.

Daha sonra yine II.Artemisia’nın M.Ö352 yılında şehre saldıran Rodos donanmasını, gizli limana sakladığı donanmasıyla nasıl yendiğini biliyoruz. Bütün bunlar göstermektedir ki Karialılar denizcilikte ileri gitmiş bir kavimdi. Bu da mutlaka kullandıkları gemileri kendilerinin yaptıklarını göstermektedir.

Öyle anlaşılmaktadır ki, Osmanlıların tersane kurdukları bu yerde muhtemelen antik çağlarda da bir tersane vardı. Çünkü burada tersane kurma geleneği Cumhuriyet devrinde de devam etmiş ve 1949 yılında burada faaliyete geçen Ethemoğlu Tersanesi, faaliyetlerini marinanın inşaatının sonuna, 1982 yılına kadar devam ettirmiştir.

Bodrum 1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman devrinde Osmanlı topraklarına katılır. Bodrum’da Osmanlı tersanesinin varlığı ile ilgili ilk bilgiler 1727 tarihli Kızılhisarlı Mustafa Paşa vakfiyesine dayanır. 1770 yılındaki Çeşme baskınından sonra yakılan donanmanın yerine dışardan gemi alamayan Osmanlı Devleti, İstanbul dışında tersanelerde gemi yapımını destekledi. 1770 yılında Kaptan-ı Derya olan Cafer Paşa’nın 1771 yılında Bodrum’da bir kalyon yaptırttığı belgelerde görülmektedir.

1789 yılında Padişah III.Selim ıslahat hareketlerine başlamadan önce ülkenin çeşitli kesim ve yerlerinden raporlar topladığında kendisine Tersane-i Amire yani İstanbul tersanesi, Sinop, İstanköy, Rodos ve Midilli tersaneleri yanı sıra bodrum Tersanelerinin durumu da rapor edilmiştir. Yine kayıtlardan anlaşılacağı üzere 1790 yılında Menteşe Müsellimi Hacı Ebubekir Ağa’nın babası Hasan  Ağa burada bir kadırga yaptırarak Dersaadet’e (İstanbul) göndermiştir. 1792 yılında biten bu kalyonun adı “Şahbaz-ı Bahri” idi, 74 top ve 850 mürettebatı vardı. 1793 yılında sefere çıkan zamanın Kaptan Paşası Bodrum’a uğramış ve burada inşa edilen iki kalyonun rüzgara dayanmadığını gördüğünden, sefer dönüşünde yeni yapılan ve denize indirilen teknenin merasimine katılmıştır. Ancak hakkında kötü söylentiler duyduğu Liman Reisini teknenin yapımında kusurlu bularak onu ve direkçiyi idam ettirmiştir. Vasıf Tarihi bunu nedenini şöyle yazıyor: “Tersaneye verilen yeni düzen gereğince, Liman Başkanı Mehmet Kaptan’ın rütbesi ve maaşı arttırılmıştı. Fakat rüşvet yemeye başladığından ve Liman Başkanları vasıtasıyla yapılan gemilerin kusurlarına göz yumduğundan, Kaptan Paşa bunun farkına varmıştı. Aynı Kaptan Paşa’nın Akdeniz seyahati esnasında sert olmayan denizde bu iki geminin havaya dayanamayışları yüzünden hasara uğradığı görülmüştür. Paşa bunun farkına varmıştı. Bundan başka iki üç yıldan beri Bodrum’da inşa edilmekte olan geminin denize indirilmesi töreninde hazır bulunmak üzere Bodrum’a gelen Kaptan Paşa’nın vermiş olduğu aletler ile geminin indirilmesinde hayli zorluk çekildiği görünce kızmış, Mehmet Kaptan ve direkçiyi idam ettirmiş ve durumdan Bab-ı Ali’yi haberdar etmiştir.” (Avram Galanti Bodrumlu, Bodrum Tarihi)

1819 yılında Bodrum Tersanesinde 60 zira (Zira : dirsekten orta parmağın ucuna kadar olan mesafe. Yaklaşık 75cm ile 90 cm arasında değişen bir ölçüdür) bu teknenin inşasından “Cevdet Tarihinde” bahsedilir. Bu kalyona 1831 yılında 80 adet top tahsis edilmiştir. Bu gemi Kaptan-ı Derya Hamdullah Paşa’nın emriyle yapılmıştır.

Bu da Şahinzade Tarihinde şöyle anlatılır; “Akdenizde vaki Bodrum sahası tezgahında öteden beri Donanma-i Hümayun için 60 zira kararında kalyon ve yine Akdeniz Kemer Meydanı tezgahında 53,5 zira kararında fırkateyn inşası alışılmış iken, şimdiki halde bu tezgahların boş bulunması yüzünden, zamanın Kaptan-ı Deryası Hamdullah Paşa’nın teklifi üzerine, Bodrum’da kapaklı bir kalyon ve Kemer’de bir fırkateyn inşasına dair irade-i seniyye sadır olmuştur. Bodrum’da inşa olunacak sefineye memur olan İzmir voyvodası Hüseyin Kamil Efendi’ye hitaben ve Kmer’de inşa olunacak fırkateyne memur olan Kara Osmanzadelerden rahmetli Hacı Ömer Ağa’nın oğlu Hacı Hüseyin Ağa’ya hitaben ayrı ayrı 1235 (1819) yılının Muharrem ayı tarihi ile emr-i şerifler gönderilmiştir. (Avram Galanti Bodrumlu, Bodrum Tarihi)

Yine Bodrum Tersanesinde 1834 yılında Muğla mütesellimi Tavaslı Osman Ağa tarafından bir kalyon inşa ettirilmek istenmişse de malzeme temininde çekilen güçlükler nedeni ile Bodrum’daki tersanede kalyon yapımından vazgeçilmiş ve Osman ağa’ya bildirilmiştir. Tersanenin etrafını çeviren duvarlar ve kuleler korsan saldırılarına karşı 1822 yılında  yapılmıştır. Ancak duvarların dayanıksız oluşu nedeni ile Adalar Voyvodası Mehmet Nazif Bey tarafından dört kuleli tersane kalesi inşa edilmiştir. Bugün tersane alanına giriş olarak kullanılan kule ise 1829 yılında Tavaslı Osman ağa tarafından bitirilmiştir.

 

Platformumuzu kullandığınız için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza doğru ve güncel yanıtlar vermek için her zaman buradayız. Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. İhtiyacınız olan en iyi bilgileri sunmayı taahhüt ediyoruz. Daha fazla bilgi için geri dönün. Sorularınız için Kalademi.me burada. Yeni yanıtlar için geri dönmeyi unutmayın.