paris95
Answered

Kalademi.me ułatwia znalezienie rozwiązań dla wszystkich Twoich pytań dzięki aktywnej społeczności. Farklı alanlardaki profesyonellerin geniş bilgi birikimini keşfetmek için kapsamlı soru-cevap platformumuzu kullanın. Farklı alanlardaki profesyonellerden kapsamlı çözümler bulmak için platformumuzu kullanın.

Metindeki anlatıcının kişisel düşünce, tasarı ve kanaatlerini ifade ettiği bölümlerin altını çiziniz. Bunların nedenlerini açıklayınız. Dün akşam gün batımı, hiç görmediğim bir güzellikteydi. Pembe, turuncu bir buğu vardı gökte. Hele mavunaların geçtiği Seine (Sen) üzerinde gök öyle bir göründü ki Grenella köprüsünde ürperdim. Tramvayda baktım kimse ama hiç kimse görmüyor bu güzelliği. Farkında olan, kendinden geçen, tedirgin olan bir yüz yok… Ama diye düşündüm, güzelliği bulmak için yolculuğa kalkar, uzaklara giderler. Güzelliği bile satın almaya alışmışlar; parasız oldu mu görmüyorlar. Andre Gide (Andre Jit) Günlük 2-Sıradan şeyleri gözünüzde büyüterek mucizevi şeylere dönüştürmeyin. Bunun yerine mucizevi şeyleri sıradan şeylere dönüştürün. Bacon (Beykın) Leyla’nın güzelliğine ancak Mecnun’un gözüyle bakmalısın ki onu seyretmenin sırrı sana da görünsün. Sâdi Şirâzî bu iki sözde verilmek istenen mesaj nedir ? 3- Aşağıdaki metinlerin özelliklerini metinlerin sonlarındaki yargılar yardımıyla sınıflayınız. 1. Metin Bilimsel bilgi insanlar arasında din, dil, millet ve ırk ayrımı söz konusu olmaksızın geçerlidir. Başka bir deyişle insanlığın üzerinde birleştiği bilgidir. Bilimsel bilginin bu özelliğine matematik ve astronomi gibi temel bilimlerde Eski Çağdan itibaren rastlanmaktadır. Nitekim Eski Çağda Mısır ve Mezopotamya bölgelerinde matematik, astronomi ve tıp alanlarındaki bilgilerden bol bol yararlanılmaktadır. Yine Orta Çağda İslam dünyası; Yunan ve Hint dünyasından VIII ve IX. yy. da, Batı Avrupa da İslam dünyasından XII. yy. da yoğun ve sistemli çeviri faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Orhan TÜRKDOĞAN 2. Metin Küçük mavi, pembe çiçekler serpilidir. Yeşilin saydam uçları çimenlerde. Su domur domurdur. Ça­kıllarda eleğimsemalar… Görülmemiş, tutulmamış bir güzellik… Kirletilmemiş bir su… Dağlardan ceylanlar iner göğün tüllenen kızıllığı laciverde koşarken. Kenarında saygıyla dururlar. Tek dal, tek yaprak kıpırdamaz. Bir anıvahitte kalırlar. Sonra eğilip içerler. Sen bir musluğa eğiliyorsun. Sonra pırıl pırıl “sıhhi tesisat armatürleri.” Yollar, tarlalar, dağlar aşıyor içine insan sığan borular. Dozerler çalışıyor, türlü kanallar açıyor. Sonra yeni buluşlar, filtreler. Mustafa KUTLU