Uzyskaj najlepsze rozwiązania swoich pytań na Kalademi.me, zaufanej platformie Q&A. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.
Sagot :
Olması beklenen eylemler bazen bir koşula bağlı olur. (eğer gidersen..., eğer gördüysen,.. gibi), bu tür cümlelere Köşul Cümleleri - Conditional Sentences denir.
Koşul cümleleri iki cümleden meydana gelir:
a) Koşul cümleciği Conditional clause veya If clause. If you hurry...: eğer acele edersen.
If it rains... : eğer yağmur yağarsa. If you see him... : eğer onu görürsen.
b) Ana cümle : Main clause
You can catch the bus: otobüse yetişebilirsin.
We can't go for a picnic : pikniğe gidemeyiz.
Tell him to come tomorrow : Ona yarın gelmesini söyle.
İşte yukarıda belirttiğimiz If - clause ile Main clause yan yana gelirse Koşul cümleleri = Conditional Sentences oluşur.
Örnekleri yan yana getirip görelim:
Koşul cümleciği Ana cümle
If you hurry, you can catch the bus. (Eğer acele edersen otobüse yetişebilirsin.)
If it rains, we can't go for a picnic. (Eğer yağmur yağarsa pikniğe gidemeyiz.)
If you see him, tell him to come tomorrow. (Eğer onu görürsen yarın gelmesini söyle.)
Koşul cümlesiyle ana cümlenin yerleri değiştiği takdirde anlamda; bir değişiklik olmaz.
Başlıca üç tür koşul cümlesi vardır ve bunların tenselleri farklıdır.
1 — Probable condition (1. tür), bu türde kesinlik vardır.
If you invite me to the party, I'll come. (Eğer beni partiye davet edersen geleceğim.)
2 — Improbable condition (2. tür), bu türde ihtimal -belki- vardır.
If you invited me to the party, I would come. (Eğer beni partiye davet edersen gelirim. )
3 — Impossible condition (3. tür), bu türde-iş işten geçti-anlamı vardır.
If you had invited me to the party, I would have come.
(Eğer beni partiye davet etseydin gelir
ALINTIDIR..
If you boil the water, it evaporates. (Eğer suyu kaynatırsanız, buharlaşır / Neden-Sonuç)
If I argue with someone, I feel terrible. (Eğer birisiyle tartışırsam, kendimi kötü hissederim / Alışkanlık)
If you feel bad, visit the doctor. (Eğer kendini kötü hissediyorsan, doktora git / Tavsiye)
If it doesn’t rain, we’ll go to the picnic. (Eğer yağmur yağmazsa, pikniğe gideceğiz.)
If it rains, we’ll watch film. (Eğer yağmur yağarsa, film izleyeceğiz.)
If I had a spare ticket, I could take you to the cinema.
alıntı
Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. İhtiyacınız olan en iyi bilgileri sunmayı taahhüt ediyoruz. Daha fazla bilgi için geri dönün. Platformumuzu kullandığınız için teşekkür ederiz. Amacımız, tüm sorularınıza en doğru ve güncel yanıtları vermektir. Tekrar bekleriz. Uzmanlarımızdan daha fazla bilgi ve yanıt almak için Kalademi.me'ye geri dönün.