kado2312
Answered

Kalademi.me'ya hoş geldiniz, tüm sorularınıza hızlı ve doğru yanıtlar bulabileceğiniz en iyi soru-cevap platformu. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için uzman topluluğumuzla bağlantı kurun. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın.

Mustafa Kemal'in milli cemiyetlerle ilgili sözlerinden yola çıkarak müdafaa-i hukuk cemiyetlerinin amaç ve faaliyetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?



Sagot :

Bilindiği gibi, Millî Mücadele yıllarında Anadolu özellikle 1919 yılından 1922 yılı ortalarına kadar, çok yoğun diyebileceğimiz bir şekilde “Sol faaliyetlere sahne olmuştur. Bu durumun en belli başlı sebebinin o yıllarda adeta kendiliğinden oluşan Türk-Sovyet yakınlaşmasından dolayı olduğu malumdur.

Çok zor şartlar altında girişilen Millî Mücadele hareketinin dış politikasında, Sovyetler Birliği’nin özel bir yeri vardır. Çünkü Millî Mücadele yıllarında, gerek Türkiye gerekse Sovyetler Birliği aynı devletlerle mücadele etmekte idiler. 1917 Şubat’ında meydana gelen “Menşevik” ihtilalini müteakip, aynı yılın Ekim’inde oluşan Bolşevik ihtilaliyle birlikte teşekkül eden Sovyetler Birliği ilk yıllarında, Çarlık Rusya’sının dış politikasını bırakmış ve tam anlamıyla anti-emperyalist bir tutum içine girmişti. Ancak, Rusya’daki bu ihtilâl ve onu takip eden gelişmeler I. Dünya Savaşı’nın son yıllarında meydana geldiğinden, Millî Mücadele liderlerince, Sovyetler Birliği henüz yeterince anlaşılamamıştı. Bununla birlikte, Millî Mücadele’nin liderlerinde hakim fikrin “Rus yardımını temin etmek” olduğu söylenebilir. Çünkü, I. Dünya Savaşı’nın galiplerini bütünüyle karşısına almış olan Millî Mücadele, aynı zamanda içerideki azınlıkların faaliyetleri ve Batı ülkelerince desteklenen Yunan işgali tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Bu gelişmeler, Türkiye açısından Sovyetler’e yaklaşmak gibi bir zarureti ön plana çıkartırken, Sovyetler açısından da durum pek farklı sayılmazdı. Zira, Sovyet Rejimi bu yıllarda henüz teşekkül etme problemleri içinde bulunduğundan, “ortak düşman” telakki edilen Batı Dünyası’na karşı mücadele etmekte olan Türkiye’yi adeta desteklemek zorunda kalmıştı. Sovyetler Birliği, aynı yıllarda, söz konusu Batılı devletlerin reaksiyonlarını üzerine toplamış ve çeşitli cephelerden, gerek Batılı gerekse onların desteklediği devletçikler tarafından tehdit edilme durumundaydı. Kafkas Cephesi’nde ise, İngilizlerin Mondros Mütarekesi’ni müteakip kurdurmuş oldukları devletçikler Sovyet yönetimini tehdit edememekle birlikte, bu yönetime dost bir tavır içinde bulunmuyorlardı 1.