Sorularınıza Kalademi.me'da hızlı ve doğru yanıtlar alın, güvenilir Q&A platformu. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir cevaplar bulmanın rahatlığını yaşayın. Farklı disiplinlerdeki uzmanlardan kesin yanıtlar almak için kapsamlı soru-cevap platformumuzu kullanın.

yaşlılara arşı sorumluluklarımız nelerdir?



Sagot :

Yaşlılara Karşı Tutum ve Yaşlılık

Fark ederiz günün birinde zamanın nasıl da hızlı geçtiğini.

Aynalara, 
“söyleyin bana ben kimim” ya da 
“Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var 
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz 
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz, 

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar” sorgulamaların yapıldığı bir yaşa, çağa ulaşılır ve yaşlılık gerçeği ile yüzleşiriz. Doğum, ölüm gibi yaşlılık da ilahî kanunun bir gereğidir. Yaşlılık hayatın “erzelil-umur”u, ömrün en zor/en güç çağıdır.

Uzun yaşama Yüce Allah’ın kula bir ihsanı ve nimetidir. Kendine uzun ömür takdir edilen için yaşlılık ise kaçınılmaz bir gerçektir.

Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.): “Allah her hastalık için mutlaka bir deva vermiştir. Ancak bir dert müstesna, o da ihtiyarlıktır.” (Ebu Davud, Tıb, 1) buyurarak insan için yaşlılığın kaçınılmaz olduğu gerçeğini haber vermiştir. Ayrıca içinde yaşama arzusu olan her insanın ulaşmak istediği dönemdir yaşlılık.

Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır. Yaş tecrübenin remzidir. Yaşlanmak başlanmaktır. Bugünün genci yarının yaşlısıdır; bugünün toyu, yarının başlısıdır. Yaşlanmak hayatta çok şey görmek, bilmektir. Hâtıra dermektir. Bilge olmaktır. 

Yaşlılık olgunlaşmak, hoşgörülü olmak, sevimlileşmek, dünyevi hırslardan kurtulmak, yılların bedenimizden aldığı veya bıraktığı izlerden rahatsız olmamaktır.

Modern hayat yeni davranış kalıpları üretti. Modern insan yaşlılığı kabullenmek istemiyor, yaşlılıktan kaçmaya çalışıyor. Ayrıca yaşlılık ve yaşlanmadan korkulduğu gibi yaşlılar ile beraber aynı ortamda bulunmaktan da kaçmakta ve onlarla ilgilenmeyi kayıp zaman olarak görmekte. Bu kalıplar hayatımızın başköşesine kuruluverdi. Bu değişimden en çok aile nasibini aldı. Çocuklar dede ve ninelerini görmeden, sıcaklıklarını hissetmeden büyüyorlar.

Onların tatlı masallarını, ninnilerini dinlemeden uyuyorlar. Artık pek çok ev aksakallı bilgelerden, pamuk gibi sevecen ninelerden yoksun. 

Din ve geleneklerimize uygun olmayan bir şekilde yaşlılık, bir hastalık ve bir yük olarak algılanır hale geldi. Bu tutum yaşlılığı algılamayı, yaşlılarımızı anlamayı zorlaştırmakta, nesiller arasındaki iletişimi zayıflatmakta, yaşlılarımızı yalnızlığa mahkûm etmektedir.

Bu yüzden birçok güzelliğin hayatımızdan çekildiği, değer yargılarının alt-üst olduğu dünyada yaşlılığı anlamak ve yaşlılarımızı hatırlamak, sorunlarına kulak vererek, onlara karşı tutum ve davranışlarımız yeniden gözden geçirmek insani bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır.

Yaşlılıkta Tutum 

Ömrün her döneminin ayrı bir psikolojisi, farklılığı vardır. Ayrıca güzellikleri de vardır. Yaşlılık da bu dönemlerden biridir. Yaşlılığı kabullenerek ilahî takdire rıza, saygı gösterip yaşlılığın psikolojisine uygun tutum sergileyenler için ömrün ikinci baharı huzurdur. Aksi durumda yaşlılığı benimsememe, yaşın rolüne uygun tutum sergilememe, hayatı zorlaştırmakta ve problemleri daha artırmaktadır.

Fizyolojik yaşlanmanın getirdiği sorunlar insanın psikolojisini etkilemekte tanıdık simaların ölümleriyle de gün be gün yalnızlık duygusu ve ölüm korkusu artırmakladır. Çeşitli hastalıklardan muzdarip olan, sıkıntı çeken yaşlılarımız, ölümü sıkça anmakta ve bazıları yaşadıkları olaylar neticesi ölümü temenni etmektedirler.

Ayrıca yaşlılarımızın hayatın gerçeği olan ölümü kabullenmemeleri, kendi ile barışık yaşamayı engellemekle, eldeki nimetlerin kıymeti göz ardı edilerek, mutlu olabilecek birçok imkân geri tepilmektedir.

Bununla birlikte yaşlılarımızın kendilerini umutsuz, işe yaramaz ve düşkün saymaları yalnızlık duygusunu artırmakta, çevrelerinden uzaklaşmaya götürmektedir.

Paylaşma ve destek istemeyi kusur sayarak ekonomik sorunlarla ve sağlık sorunlarıyla tek başına üstesinden gelmeye çalışma da hayatı daha çekilmez ve zor kılmakladır.

Yaşlılarımızın yalnızlık, iletişimsizlik, ölüm korkusu kendilerinden kaynaklanan aile içi sorunlarının bir kısmını bireysel tutum değişiklikleri ile çözmeleri mümkündür. İnsanoğlu ufak şeylerden mutlu olabilir. Uçan bir kuş, hatır sorma, gezme, kitap okuma, dua, ibadet ile mutlu olabilir.

Beklenti düzeyini yüksek tutan yaşlılarımız kendilerini huzursuz ettiği gibi çevrelerin de mutsuz kılarlar. Özellikle yaşlılarımız için inanç iyi bir sığınaktır. Cami huzurun adresidir. Zira maddenin tükendiği yerde mana imdada yetişir, cismin solduğu yerde ruhun ölümsüz soluğu can verir.

sevecen, güleryüzlü ve yardımsever olmalıyız. onları saygıyla karsılamalı gonullerını hos etmelıyız, hayat tecrubelerınden yararlanıp öğrenmeliyiz.