Kalademi.me ułatwia znalezienie rozwiązań dla wszystkich Twoich pytań dzięki aktif bir topluluk yardımıyla kolaylaştırır. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için uzman topluluğumuzla bağlantı kurun. Farklı disiplinlerdeki uzmanlardan kesin yanıtlar almak için kapsamlı soru-cevap platformumuzu kullanın.

meddah örneği acill proje için ​

Sagot :

Açıklama:

MUTLULUĞUN SIRRI

(Meddah sahnenin ortasına gelir, bastonunu üç defa yere vurur.)

— Huzuru hazirun, cemiyeti irfan! Lâindir, münafıktır, dinsizdir şeytan. Şeytanın lâinliğine, dinsizli-

ğine, kâfirliğine; Rahmanın birliğine eyvallah.

Sevgili dostlar, mutluluk nedir sizce? Mutlu olmak nasıl

olur?

Efendim, benim çok param var, ben çok mutluyum. Ben

mutluluğu paramla satın alırım. Çok güzel bir arabam var, bençok mutluyum. Hiç mutlu değilim karnım aç, param yok…Bunlarla

zaman zaman karşılaşırız değil mi? Hayatımızda muhakkak

bu gibi durumlarla karşı karşıya kalmışızdır.

İşte delikanlının biri de bunu merak ederek mutluluğun

sırrını aramaya karar vermiş. Mutluluk nedir diye her önüne

gelene sormuş, soruşturmuş. Yıllarca mutluluğun sırrını aramış.

Nasıl mutlu olunur, mutluluk nedir diye.

Bir gün bir kasabaya düşmüş yolu. Namaz vakti geldi-

ği için camiye gitmiş, güzelce abdest almış, namazını kılmış.

Bakmışlar bu yabancı, bunu misafir edelim demiş kasabalılar.

İmam efendi sormuş:

— Hayırdır delikanlı ne işle meşgulsün, nerden gelip nereye

gidiyorsun, diye?

— Valla efendim ben mutluluğu arıyorum, demiş

— Ne! Neyi arıyon? demiş.

Delikanlı ciddiyetle:

— Mutluluğun sırrını arıyorum.

İmam gülerek:

— Allah layığını versin, mutluluğun sırrı bulunur mu yav?

O sıra köylülerden hal ehli bir zat demiş ki:

— Delikanlı! Bu bizim köyün sınırını geçtikten sonra önüne bir dağ gelir, o dağı aş, tepenin ardında

çok güzel bir dergâh var, oradaki dervişler mutluluğun sırrını bilir, git onlara sor, der.

Delikanlı sevinçle yemeği yarım bırakıp yola koyulmuş.Tepeyi aşınca güzel bir dergâh görmüş. Bir

sürü insan bu dergâha girip çıkıyormuş. Dergâha gelir ve bir pirle görüşmek istediğini söyler. Beklemesini

isterler. Bir hafta boyunca yer, içer, sıranın kendisine gelmesini bekler. Nihayet sıra kendisine gelir,

dervişan huzuruna girer. Piri fani bir zat oturmuştur köşede. Kendi halinde:

— Buyur evladım, der.

— Efendim ben mutluluğun sırrını arıyorum, sizin tarif edebileceğinizi söylediler. O yüzden buraya

geldim.

— Hım, demek ki… Kolay der, kolay.

Pir, gencin ellerine iki yemek kaşığı verir, üzerine iki damla zeytinyağı damlatır. Kalk der, dergâhı

gez, ders odalarını, kütüphaneyi her yeri gez ama dikkat et o iki damla yağ dökülmesin Dökülmeden

gelirsen mutluluğun sırrını söylerim, der. Delikanlı dışarı çıkar, bir taraftan etrafı izler, bir taraftan yağıdökmemeye çalışır. Akşama kadar ancak bitirir. Üstadın yanına gelir. Yağ dökülmemiştir.

Meddah

207

— Her yeri gezdin mi, diye sorar?

— Gezdim efendim, der.

— Kütüphanedeki birbirinden eşsiz parşömenleri, kitapları gördün mü onların hepsi nadidedir.

Başka eşi yoktur, hepsi tek nüshadır.

— Pek göremedim efendim.

— Peki, bahçedeki gülleri, çiçekleri inceleyebildin mi?

— Fark edemedim efendim.

— Peki harita odasında dünya haritası üzerinde işaretlediğimiz yerleri görebildin mi?

— Eee, bakamadım efendim.

— Talebelerin ders yaptığı mahfilleri görebildin mi?

— Onları da göremedim efendim.

— İyi de delikanlı niye göremedin bu kadar güzel şeyleri?

— Efendim vermiş olduğunuz kaşıktaki yağı dökmemek için sürekli kaşığa bakıyordum o yüzden.

— Peki, bırak kaşığı tekrar git gez bakalım, der.

Delikanlı üstadın tarif ettiği yerleri gezer, o güzellikleri görür büyük mutluluk duyar. Tebessüm

eder, bu yerler çok hoşuna gitmiştir. Kütüphanedeki mükemmel eserleri, gül bahçesinin güzelliği onu

mest eder. Tekkenin muhteşem yapısı karşısında hayretler içinde kalır. Akşama doğru tekrar üstadın

yanına gelir.

— Gezdin mi, der?

— Evet, efendim gezdim, der.

— Gördün mü?

— Gördüm, efendim.

— Peki, ne anladın, mutluluğun sırrını öğrenebildin mi?

— Hayır, anlayamadım, der.

Üstat tebessüm eder.

— Evlat,der! Mutluluk elindeki kaşıkta bulunan iki damla yağı yere dökmeden etrafının güzelliklerini

fark edebilmektir. O yağ senin imanındır eğer yere dökersen onu kaybedersin. Etrafındaki güzelliklerin

tamamı geçici dünya hayatıdır. Onlara aldanır dalarsan yağı dökersin. Yağı dökmeden onların gü-

zelliklerini fark edersen mutluluğun sırrına vakıf olursun. İşte mutluluğun sırrı yağı dökmeden dünyada

yaşayabilmektir.

(Meddah bastonu üç defa yere vurur.)

Gözlerimizi kapatıp bu teşbihle yağı döküp dökmediğimizi kontrol edelim. Cenabıhak bize bahşettiği

nimetlerden ona layık bir şekilde istifade ederek ona şükredenlerden eylesin inşallah. Tekrar görü-

şünceye kadar sağlıcakla kalın efendim.

Yusuf duru