Kalademi.me, uzman topluluğunun yardımıyla sorularınıza yanıt bulmanıza yardımcı olur. Farklı alanlardaki uzman topluluğundan ayrıntılı yanıtlar almak için platformumuzda gezinin. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.
Sagot :
Cevap:
Merhaba
Açıklama:
Gelelim öykümüze, Balıklı köyün ahalisi balıklara o kadar düşkünmüş ki televizyon yerine evlerindeki akvaryumlarını izlemeyi tercih ederler ve mutlaka her evde bir akvaryum olurmuş. Günler geçtikçe balıklı köyün doğasını çok sevip uzun zaman önce yerleşen Martin’in ingilteredeki arkadaşlarına yazdığı özendirici mektuplar sayesinde ingiliz arkadaşları da tek tek gelip köye yerleşmeye başlarlar. Derken köye bir gün bir yönetmen düşer! maksadı bir film çekmektir ama yönetmenin senaryosu köy ahalisinin pek hoşuna gitmez, çünkü senaryoda onlara göre bir rol yoktur. Köyde yaşayan insanlar hep beraber toplanıp bu konuyu konuşurlar, kimisi köy için iyi olur der kimisi kötü. Ortak bir uğraşları vardır o da her birinin filmde bir rol kapmaya çalışmasıdır, böylece yönetmenin aklına girip ortaya çok değişik bir senaryo çıkartırlar. Bu arada herkes kendini çekilecek filme o kadar kaptırmıştır ki köydeki büyük tehlikeyi yani gölün sularının çok fazla yükseldiğini filmde hiçbir rolü olmayan zühtü den başaka kimse farketmez. İşin ciddiyetini anlayan Zühtü ise artık filmde bir rol almayı değil hem köyü yükselen sulardan nasıl kurtaracağını hem de balıkları akvaryuma hapsetmeden izlemenin çarelerini aramaya başlar. Zühtü düşünür taşınır en sonunda bir çıkar yol bulur ve herkesi bu drumdan haberdar etmesi gerekir. Böylelikle kitabın sonu çok güzel bir dayanışma ve sorumluluk örneğiyle neticeye bağlanıyor.
Behiç Ak’tan yeni bir “gülümseten öykü”! Acaba akvaryumdan dışarıyı seyretmeyi hiç denediniz mi?
Galata’nın Tembel Martısı, Güneşi Bile Tamir Eden Adam ve Pat Karikatür Okulu ile küçük büyük her yaştan okuru etkileyen usta sanatçı Behiç Ak, “gülümseten öyküler”inin sekizincisinde, doğal yaşama saygıya, insanı kalıplara sokan kent yaşamına dikkat çekiyor. Okurlarını bu kez “cennet”ten bir köşe olarak tanımladığı bir dağ köyündeki çok renkli yaşama konuk eden yazar, seyredenle seyredilenin çelişkisini tartışırken marka çılgınlığını ve modern kent yaşamını da eleştiriyor. Sanatçının özgün renkli desenleriyle canlanan, mitoloji ve halk kahramanlarıyla zenginleşen eğlenceli kitap, çocukları sorunlara yaratıcı çözümler geliştirmeye özendiriyor.
Toroslar’ın eteğindeki Balıklı Köy’de tertemiz bir göl vardı. Gölün balıklarını köy halkı öyle severdi ki, her evde bir akvaryum kurulmuştu. Gölün suları yükselmeye başladığında, nasılsa alçalır deyip hiç oralı olmadılar. Çünkü hepsi de, “gökten düşen” yönetmenin çekeceği filmle ve senaryodaki rolleriyle ilgileniyorlardı son günlerde. Doğal yaşam özlemiyle Balıklı’ya yerleşen İngilizler’den biriyse, yönetmenin kafasını iyice karıştırmıştı. Aralarında bir tek küçük Zühtü, göl sularının köyü kaplamaması için çözüm arayıp duruyordu…
Öncelikle Merhaba
Sorunuzun cevabı aşağıdaki gibidir:
Akvaryumaki Tiyatro
Behiç Ak’ın kendi çizimleriyle zenginleştirdiği Akvaryumdaki Tiyatro yirmi bölümden oluşur. Küçük bir köye gelen yönetmenin köyde sebep olduğu değişimi konu alır. Sekiz yaş ve üzeri okurlara hitap eder.
Balıklı Köy, Balıklı Göl’ün kıyısındaki güzel bir köydür. Bu köydeki insanlar balıkları çok sever. Bu yüzden hepsinin evinde akvaryum vardır. Her an balıklarıyla yatıp kalkarlar.
Martin de emekli öğretmen olan bir İngiliz’dir. Marka çılgınlığından bunalınca soluğu Türkiye’de alır. Çeşitli yerleri gezdikten sonra Balıklı Köy’e gelir. Balıklı Köy’ü çok sever ve böylece tatil amacıyla geldiği bu köye yerleşir.
Martin, çok etkilendiği bu köyden İngiltere’deki arkadaşlarına sık sık bahseder. Martin’in mektuplarıyla Balıklı Köy’den haberdar olan İngilizler yavaş yavaş köye yerleşirler. Martin’in ısrarlarına dayanamayan yakın arkadaşı Ted de onlardan biridir. Ted, çevre mühendisidir, köye taşınan İngilizlerden biri olan Emma Gordon ise tasarımcıdır.
İngilizlerin ardından bir gün köye paraşütle bir yönetmen iner. Bu yönetmenin adı Yusuf Değirmen’dir. Yusuf Değirmen köyde bir film çekecektir. Filmin adı “Göl Canavarı”dır. Ama filmin, kırmızı kapaklı bir defterde yazılı olan senaryosu henüz net değildir. Yönetmen bu yüzden biraz gergindir. Bir filmde oynamak için can atan Zühtü ise yönetmenin gözüne girer. Böylece yönetmenin yardımcısı olur ve senaryo defterini taşır.
Köylüler senaryonun tamamlanması için yönetmene yardım etmek isterler. Bu yüzden bir gün kendi aralarında toplantı yaparlar. Neredeyse Martin dışındaki herkes, çekilecek filmde rol almak ister. Yönetmenle konuşan ilk kişi ise Polis Mustafa Bey olur. Yönetmeni, filmde bir canavar varsa polis de olması gerektiğine ikna eder. Böylece yönetmen, senaryoya bir polis rolü ekler ve bu rol Mustafa Bey’in olur.
Bir gün Emine, Emma Gordon’dan öğrenerek sandal ağacından yaptığı balığı Mahmut ile Zühtü’ye gösterir. Mahmut, Emine’nin yaptığı balıktan çok etkilenir. Ama Zühtü’nün aklı oyuncu olmaktadır. Bu yüzden Emine’ye, oyuncu olmak isteyip istemediğini sorar. Emine de kesinlikle istemediğini söyler. Mahmut da sahne korkusu olduğu için oyuncu olmak istemediğini açıklar. Ama Zühtü onlar gibi düşünmez. Aksine çok yakışıklı olduğu için oyuncu olacağından emindir.
Tüm bunlar olurken Martin de filmin çekilmesini nasıl engelleyebileceğini düşünür. Sonunda senaryo çok karışırsa filmin çekilemeyeceğine karar verir. Yönetmeni evinde yemeğe davet eder. Yemekten sonra yönetmeni, senaryoda ilginç yaratıklar olursa filmin daha çok ilgi çekeceğine ikna eder.
Ted ve diğer İngilizler de kurdukları folklor grubuyla yönetmenin dikkatini çekerler. Hatta bu sayede filmde rol almayı başarırlar. Yönetmen, Martin’in fikrinden etkilenerek köylülerden bazılarına roller verir. Emine, Mahmut, Postacı Rıza ve eşeği Sürmeli yönetmenin zoruyla rol alanlardan sadece birkaçıdır. Filmde rol almaya çok istekli olan Zühtü ise hiçbir rol alamaz. Yönetmen rolleri paylaştırdıktan sonra rollerle ilgili şiirlerin yazılı olduğu kağıtları da rollerin sahiplerine dağıtır.
Filmde zorla rol alan Mahmut gitgide rolünü sevmeye başlar. Eve gidince sevincini ailesiyle de paylaşır. Oğlunun garip bir rol aldığını öğrenen Salih Bey, filmde mutlaka yerel bir kahramanın da olması gerektiğini düşünür. Böylece yönetmenle konuşarak Keloğlan ve eşi rollerinin senaryoya eklenmesini sağlar.
Emine’nin babası Naim Bey de kızının filmde ilginç bir rol aldığını duyunca soluğu yönetmenin yanında alır. Böylece kardeşiyle birlikte oynayacakları Karagöz ve Hacivat rollerini senaryoya ekletmeyi başarır. Kısa süre sonra köydeki herkes, hatta hayvanlar bile filmde rol alır. Martin bile filmde keman çalmayı kabul eder. Böylece filmde rol alamayan tek bir kişi kalır. O da yönetmen yardımcısı olduğu için kamera arkasında kalmak zorunda olan Zühtü’dür.
Herkes büyük bir hevesle filmin çekilmesini bekler. Ama yapımcı köye geldikten sonra olayların seyri birden değişir. Böylece hikaye sürpriz bir şekilde sona erer.
Kolay Gelsin
@OptiOlmaYolunda
Bu bilgilerin size faydalı olduğunu umuyoruz. Sorularınıza daha fazla yanıt almak için istediğiniz zaman geri dönebilirsiniz. Platformumuzu kullandığınız için teşekkür ederiz. Amacımız, tüm sorularınıza en doğru ve güncel yanıtları vermektir. Tekrar bekleriz. Bilginiz değerlidir. Daha fazla yanıt ve bilgi için Kalademi.me'ye geri dönün.