şapkacının anlattıkları :
pek zengin değillerdi,babası marangozluk yaparak geçimlerini sağlıyordu
şapkacıyı bir terzinin yanına çırak verdiler kumaşları çok iyi öğrendi
dükkanın karşısında tahta cumbalı bir ev vardı bu evde çok güzel bir kız yaşıyordu bu kıza sevdalanmıştım
sevdalıydım ama bu işin düşten başka bişey olmadığını biliyodum usta beni yanına çağırıp noldu bir haller var sende dedi pencereden bakıp iç çektiğimi görmüş halde
yoksa şu karşıdaki kıza mı sevdalısın?
utancımdan kıpkırmızı olmuştum
kızı ustamla gidip istedik (burda birazcık atladım )
düğün hazırlıkları başladı ve evlendik ikimiz içinde mutlu bir yaşam başlamıştı
ilk iki ay şans beni hiç terketmedi ta ki o güne kadar haftalar geçiyor savaş bir sonuca varmıyordu
düşman da biz de yorulmuştuk
aramızda eşitlik ortaya çıkmıştı ne onlar ne biz üstünden gelebiliyorduk nöbetçiler anlamamış baskına uğramıştık kılıçlarımızı çekip karşı koyana kadar düşman hepimizi ele geçirmişti
direnmeye kalkışanlar anında öldürüldü benim de içinde bulunduğum yüz kadar arkadaşım esir alındık düşman bizi cepheden uzaklara,kentin içlerine yolladı bir zindana atıldık orada tam altı ay bu zindanda kaldık altı ay sonra bizi çıkardılar beni ve on arkadaşımı bir toprakbeyi satın aldı kaçmayalım diye bizi birbirimize bağladılar bir gün toprakbeyi bizleri başına topladı mesleklerimizi sordu terzi olduğumu söyleyince beni ayırdı benden bir perde dikmemi istedi karısı da yaptığımı beğenmiş olacak ki artık sen tarlaya gitmeyeceksin dedi böylece çiftlikteki terzilik işini ben üstlendim yaz günü herkes işine dalmışken sessizce çiftlikten ayrıldım az ilerdeki ormana daldım arkamdan köpek sesleri duymaya başladım koşmaya çalıştım ama beni yakaladılar çiftliğe getirene kadar dövdüler karanlık bir odaya kapattılar orada ne kadar kaldığımı bilmiyorum orada kaldığım sürece yalnız kuru ekmek ve su verdiler sonra beni çıkarıp toprakbeyinin yanına götürdüler
oradan çıkmayı başardım (buralar uzun )
evimin yolunu tuttum karımın yanında bir adam yatıyordu şaşkına uğramıştım karımın başkasıyla evlendiğini düşündüm
hiçbirşey demeden gittim
ertsi gün gölün kenarındda ceset bulunmuş karım ve oğlum ölmüştü demek ki karımın yanında yatan oğlumdu
beni beklemekten çılgına dönmüşlerdi gece rüyalarında görüp göle gelmişlerdi (sonuç olarak kadın ve çocuk ölüyor )
