Uzyskaj najlepsze rozwiązania wszystkich swoich pytań na Kalademi.me, zaufanej platformie Q&A. Deneyimli profesyonellerden ayrıntılı yanıtlar almak için kullanıcı dostu platformumuzu keşfedin. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.
Sagot :
Cevap:
Balkanlarda Sırplar ve Hırvatlarla ortak bir yaşam alanında, kültürel asimilasyonun en ağırını yaşamış bir halk içinden çıktı O. İslâm’ın Osmanlı ile vardığı topraklar 90’lı yıllarda çok ağır imtihanlardan geçti. Allah o topraklara bir Srebrenitza yaşattı, bir Aliya bahşetti. “Bilge Kral” diye anıldı, bilgeydi evet ama krallık ona göre değildi. İslâm dünyasının özlem duyduğu devlet başkanı profili, numune-i imtisaldi.
Sıra dışı mütefekkir, mücadeleci ve bir o kadar naif. Ülkesinin bağımsızlık mücadelesinde başkomutan, İslâm toplumunun inşasına kafa yoran bir mütefekkir... Çok yönlü bir şahsiyet…
Uzun zamandır okumayı isteyip de bir türlü elimin ulaşmadığı kitabı nihayet elime alabildim. Belki başlıktaki ‘deklarasyon’ ibaresi çok ağır geliyordu. Aliya’nın çeşitli dönemlerde yayınlanan makalelerinden oluşan bir kitap ‘İslâm Deklarasyonu’. İslâm sorunsalı üzerine kafa yoran bir zihinden tezahür eden sancılı satırlar. Cümlelerin kopup geldiği coğrafya kitabı daha bir değerli kılıyor.
Kitap iki ana bölümden oluşuyor ve adını ikinci bölümünden alıyor. İslâm’ın yeniden hâkim güç olabilmesi için yapılması gerektiği halde yapılmayanlar ele alınıyor. Müslümanların yaşadığı geri kalmışlığın sebepleri üzerine kafa yoruyor, yorduruyor.
Kitabın adını aldığı ikinci bölüme bir hedef ve bir sloganla giriş yapılıyor: “HEDEFİMİZ: Müslümanların İslâmlaşması, SLOGANIMIZ: İnanmak ve mücadele etmek.”
Bu hedef ve sloganla 1970 yılında Saraybosna’da dillendirilen deklarasyon, Müslüman halkların eksikliklerini ve bunlarla ilgili çözüm önerilerini yakın tarihte yaşamış İslâm’ın devlet adamı profiline en uygun şahsiyetinin kaleminden sıralanıyor.
Önce kendi toplumuna, sonra İslâm’ı kendi içinde kaybetmiş Müslüman coğrafyalara reçeteler sunuyor. Öze dönüşün ne denli gerekli, sadece Müslümanlar için değil insanlık için ne denli büyük bir ihtiyaç olduğunu zihinlerde bir kez daha sorgulatıyor.
‘Devrim’ kavramına sağdan yaklaşan yazar için, Allah adına yapılan devrim, insanlığın tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Kimi zaman, tezini desteklemek üzere Kur’an öğretisinin inanan inanmayan herkes için insani olarak reddedilebilecek hiçbir unsur barındırmadığını gayr-i Müslîm aydınların dilinden aktarmaktadır. Aşağıda alıntıladığımız görüşler bunlardan bazıları:
“Kur’an olağandışı tavsiye ve kurallarla doludur: onun öyle bir kompozisyonu var ki, herhangi bir sayfasını çevirdiğimizde, hiçbir fark gözetmeksizin, bütün insanlar desteklemek zorundadırlar. Bu içerik, normal insanın hayatının bütün durumlarındaki ihtiyaçlarına uygun olan metinler, prensipler ve kurallar sunmaktadır.” (John William Draper: a History of the Intellectual Development of Europ, London 1875)
“Kur’an’ın birçok bilimin hareket noktası olduğunu tespit ettiğimizde şaşırmamamız gerekir. Yeryüzü ve sema, insan hayatı, ticaret veya Kur’an’da duruma bağlı olarak değerlendirilen işlerle alakalı her şey, kutsal kitabın bazı kısımlarını yorumlayan çok sayıda monografinin yazılmasına sebep oldu. Böylece, o verimli tartışmalar Kur’an’a müteşekkir olmalıdır. Dolaylı olarak ondan İslâm dünyasında olağanüstü gelişen bütün dallar kaynaklanmaktadır… O, sadece Arap mütefekkirlere etkili olmadı, aynı zamanda Arap metotlarına dayanarak metafizik ve dini meseleleri değerlendirmeleri için Yahudi düşünürleri harekete geçirdi. Nihai olarak, aşağıda, Hıristiyan skolâstiğinin Arap teosofiyle nasıl zenginleştiği açıklanacaktır… İslâm bölgesinde meydana gelen manevi hareket sadece teolojik değerlendirmelerle sınırlandırılamazdı. Yunanlıların felsefe, matematik, astronomi ve tıp yazılarıyla tanışmakla bu araştırmaların devamını sağladı. Kendi açıklayıcı vahiylerinde Muhammed, Allah’ın mucizeleri olduklarından dolayı tapılmasını değil, insanların hizmetinde olan gök cisimlerinin hareketlerine dikkat edilmesini istemiştir. İslâm halklarının tüm ırklarının, astronomi alanındaki araştırmalarda ne derece başarılı olduklarına, onların, asırlar boyunca astronomi biliminde tartışmasız önder olarak kaldıkları durum tanıklık etmektedir. Bugün bile yıldızların isimleri ve çok sayıda teknik terim Arapçadır. Avrupa’nın ortaçağ astronomları Arapların talebeleriydi. Aynı şekilde Kur’an tıp ilimlerinin de tahrik odağı idi, doğanın bir bütün olarak araştırılması ve ona hayranlık duyulmasını tavsiye ediyordu
Açıklama:
lütfen en iyi seçer misin
Zamanınızı ayırdığınız için minnettarız. En güncel bilgi ve sorularınıza yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Hizmetimizi kullandığınız için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza doğru ve güncel yanıtlar vermek için her zaman buradayız. Kalademi.me, sorularınıza kesin yanıtlar sunmak için burada. Daha fazla bilgi için yakında tekrar gelin.