Kalademi.me, tüm sorularınıza hızlı ve doğru yanıtlar alabileceğiniz ideal yerdir. Deneyimli profesyonellerden ayrıntılı yanıtlar almak için kullanıcı dostu platformumuzu keşfedin. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın.
Sagot :
SELAM ARKADAŞIM
İnsanlık, bitkileri nasıl evcilleştirmeye başladı? “Tarım Devrimi” neden gerçekleşti? Tarımın, ‘Bereketli Hilal’de başlayan ve binlerce yıl süren yolculuğu nereye vardı? Soruların yanıtlarını, yazımızda bulabilirsiniz…
Avcı-toplayıcı topluluklar, milattan önce 12 bin ile 8 bin yılları arasında yerleşik hayata ve tarım toplumlarına geçiş yapmaya başladılar. Peki, ama insanlık tarıma nasıl geçti? İnsanlar, bitkileri nasıl evcilleştirdi? Başka bir deyişle, “Tarım Devrimi” olarak da adlandırılan Neolitik Devrim neden gerçekleşti? Tohumun ve dolayısıyla tarımın binlerce yıl süren yolculuğu nerede başlayıp nereye vardı? Bu sorular, uzun yıllar arkeologlar tarafından tartışıldı ve halen de tartışılmaya devam ediyor.
Hikayeye baştan başlayalım: İnsanlar milyonlarca yıl avcı-toplayıcı olarak göçebe bir yaşam sürdürdü. Bu döneme ilişkin yapılan arkeolojik çalışmalar, insanların avladıkları hayvanlar ve topladıkları bitkilerle beslendiklerine işaret ediyor. Üstelik insanlar bitkileri sadece gıda olarak değil, giysi veya araç-gereç yapmak için de kullanıyorlardı.
1993 yılından beri Konya’nın Çumra ilçesinde bulunan Çatalhöyük Neolitik Kenti kazılarını yöneten Britanyalı arkeolog Ian Hodder, insanların yaban sazlarını, beslenme amacı dışında, ayrıca sepet yapmak, evlerinin damlarını kapatmak, tuğla dökmek ve yakıt elde etmek için de kullandıklarını belirtiyor.
Hodder, bitkilerin evcilleştirilmesinde bu faaliyetlerin tesadüfi ama önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, ‘Çatalhöyük: Leoparın Öyküsü’ adlı kitabında şöyle yazıyor: “Bunun sonucunda insanlar, bitkileri belki de farkına varmadan evcilleştirilmiş olabilir.”
Yolculuk tesadüfen başladı
Pek çok farklı arkeolojik çalışmaya göre, Ian Hodder’in dikkat çektiği süreç şöyle gelişti: Beslenmek için bitkilerin depolanması ve araç-gereç yapımı gibi faaliyetler, insanların daha sağlam sapları olan bitkileri seçmesine neden oldu. Böylece bitkinin gövdesine tutunan güçlü tahıl sap tanecikleri, yaban ortam dışındaki yerleşim yerlerine taşınıyordu. Sonuçta bitki sapında kalan güçlü tohum, toprağa düşerek kendi kendini ekiyordu.
Aynı zamanda iklime ve depolamaya uygun olan ve geç çimlenen daha iri, daha dayanıklı tohum tanelerinin gıda olarak saklanmasının da bitkilerde genetik bir dönüşüme ve sıçramaya yol açtığı tahmin ediliyor. Zamanla evcilleşen bu tohumların, insanlar tarafından sonraki süreçte çoğaltıldığı biliniyor.
Tarımın ilk örneklerine ‘Bereketli Hilal’de rastlandı
Özetle bu zamana kadar yapılan araştırmalarda yabani tohumun, en başında insan eliyle ekilmiş olup olmadığı saptanmış değil. Hodder’in de dikkat çektiği gibi, tohumun ilk yolculuğu, muhtemelen tesadüfen başladı. Ancak, bilinen şu ki bitkilerin evcilleştirilmesi, sonrasında bilinçli ve planlı bir şekilde yapılacak tarım faaliyetlerinin başlamasına neden oldu.
İnsanlığın tarıma geçişinin, bu evcilleştirme sürecinin devamında, Yeni Taş Çağı’nda (Neolitik) gerçekleştiği kabul ediliyor. Bu nedenle Neolitik Çağ, aynı zamanda “Tarım Devrimi” olarak da nitelendiriliyor.
Araştırmacılar, Neolitik Çağ’da gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerin ilk örneklerine ‘Bereketli Hilal’ denilen bölgede rastlıyorlar. ‘Bereketli Hilal’ ismi, Doğu Akdeniz’den Türkiye’nin güneydoğusuna, Suriye’nin kuzeyinden İran’ın kuzeyindeki Zagros bölgesine uzanan toprakları tanımlamak için kullanılıyor.
Bu harita, hilal şeklinde yarım aya benzediği için bölgeye bu isim veriliyor ve tam ortasına denk gelen yerde Türkiye’nin Harran Ovası bulunuyor. ‘Bereketli Hilal’, medeniyetin gelişiminde önemli bir itici güç olmuş. Bu gücünün arkasında da hiç kuşkusuz tarımın burada başlaması yatıyor.
Tarım faaliyetlerinin ilk örnekleri, işte bu bölgede yer alan Suriye’deki Abu Hüreyra, Türkiye’deki Cafer Höyük, Çayönü, Nevali Çori gibi ören yerlerinde bulunuyor.
EN İYİ OYLARSAN SEVİNİRİM BEN FAZLA YAZDIM SEN ÖXETLERSİN ;)
İnsanlık, bitkileri nasıl evcilleştirmeye başladı? “Tarım Devrimi” neden gerçekleşti? Tarımın, ‘Bereketli Hilal’de başlayan ve binlerce yıl süren yolculuğu nereye vardı? Soruların yanıtlarını, yazımızda bulabilirsiniz…
Avcı-toplayıcı topluluklar, milattan önce 12 bin ile 8 bin yılları arasında yerleşik hayata ve tarım toplumlarına geçiş yapmaya başladılar. Peki, ama insanlık tarıma nasıl geçti? İnsanlar, bitkileri nasıl evcilleştirdi? Başka bir deyişle, “Tarım Devrimi” olarak da adlandırılan Neolitik Devrim neden gerçekleşti? Tohumun ve dolayısıyla tarımın binlerce yıl süren yolculuğu nerede başlayıp nereye vardı? Bu sorular, uzun yıllar arkeologlar tarafından tartışıldı ve halen de tartışılmaya devam ediyor.
Hikayeye baştan başlayalım: İnsanlar milyonlarca yıl avcı-toplayıcı olarak göçebe bir yaşam sürdürdü. Bu döneme ilişkin yapılan arkeolojik çalışmalar, insanların avladıkları hayvanlar ve topladıkları bitkilerle beslendiklerine işaret ediyor. Üstelik insanlar bitkileri sadece gıda olarak değil, giysi veya araç-gereç yapmak için de kullanıyorlardı.
1993 yılından beri Konya’nın Çumra ilçesinde bulunan Çatalhöyük Neolitik Kenti kazılarını yöneten Britanyalı arkeolog Ian Hodder, insanların yaban sazlarını, beslenme amacı dışında, ayrıca sepet yapmak, evlerinin damlarını kapatmak, tuğla dökmek ve yakıt elde etmek için de kullandıklarını belirtiyor.
Hodder, bitkilerin evcilleştirilmesinde bu faaliyetlerin tesadüfi ama önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, ‘Çatalhöyük: Leoparın Öyküsü’ adlı kitabında şöyle yazıyor: “Bunun sonucunda insanlar, bitkileri belki de farkına varmadan evcilleştirilmiş olabilir.”
Yolculuk tesadüfen başladı
Pek çok farklı arkeolojik çalışmaya göre, Ian Hodder’in dikkat çektiği süreç şöyle gelişti: Beslenmek için bitkilerin depolanması ve araç-gereç yapımı gibi faaliyetler, insanların daha sağlam sapları olan bitkileri seçmesine neden oldu. Böylece bitkinin gövdesine tutunan güçlü tahıl sap tanecikleri, yaban ortam dışındaki yerleşim yerlerine taşınıyordu. Sonuçta bitki sapında kalan güçlü tohum, toprağa düşerek kendi kendini ekiyordu.
Aynı zamanda iklime ve depolamaya uygun olan ve geç çimlenen daha iri, daha dayanıklı tohum tanelerinin gıda olarak saklanmasının da bitkilerde genetik bir dönüşüme ve sıçramaya yol açtığı tahmin ediliyor. Zamanla evcilleşen bu tohumların, insanlar tarafından sonraki süreçte çoğaltıldığı biliniyor.
Tarımın ilk örneklerine ‘Bereketli Hilal’de rastlandı
Özetle bu zamana kadar yapılan araştırmalarda yabani tohumun, en başında insan eliyle ekilmiş olup olmadığı saptanmış değil. Hodder’in de dikkat çektiği gibi, tohumun ilk yolculuğu, muhtemelen tesadüfen başladı. Ancak, bilinen şu ki bitkilerin evcilleştirilmesi, sonrasında bilinçli ve planlı bir şekilde yapılacak tarım faaliyetlerinin başlamasına neden oldu.
İnsanlığın tarıma geçişinin, bu evcilleştirme sürecinin devamında, Yeni Taş Çağı’nda (Neolitik) gerçekleştiği kabul ediliyor. Bu nedenle Neolitik Çağ, aynı zamanda “Tarım Devrimi” olarak da nitelendiriliyor.
Araştırmacılar, Neolitik Çağ’da gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerin ilk örneklerine ‘Bereketli Hilal’ denilen bölgede rastlıyorlar. ‘Bereketli Hilal’ ismi, Doğu Akdeniz’den Türkiye’nin güneydoğusuna, Suriye’nin kuzeyinden İran’ın kuzeyindeki Zagros bölgesine uzanan toprakları tanımlamak için kullanılıyor.
Bu harita, hilal şeklinde yarım aya benzediği için bölgeye bu isim veriliyor ve tam ortasına denk gelen yerde Türkiye’nin Harran Ovası bulunuyor. ‘Bereketli Hilal’, medeniyetin gelişiminde önemli bir itici güç olmuş. Bu gücünün arkasında da hiç kuşkusuz tarımın burada başlaması yatıyor.
Tarım faaliyetlerinin ilk örnekleri, işte bu bölgede yer alan Suriye’deki Abu Hüreyra, Türkiye’deki Cafer Höyük, Çayönü, Nevali Çori gibi ören yerlerinde bulunuyor.
EN İYİ OYLARSAN SEVİNİRİM BEN FAZLA YAZDIM SEN ÖXETLERSİN ;)
Tohumun Yolculuğu
Daha önce bu sayfalarda Tohumun Rüyası kitabını misafir etmiştik. Bir tohumun macerası vardı o kitapta. Elimdekinde ise birçok tohumun ortak macerası var. Tohumun Yolcuğu belgesel kıvamında bir dünyaya götürüyor bizi. Gerçek dünya, tabiat, yakından bakıldığında gerçekten fantastik bir alem gibi gelmiyor mu size de?
Her çiçeğin ayrı tohumları var, onların çiçekten ayrılma şekilleri farklı, süzüle süzüle uçuşları hayranlık uyandırıcı, bir kuşun dışkısıyla, bir tavşanın tüyleriyle taşınmaları şaşırtıcı, kiminin bir başka hayvana yem olacağını, kiminin çürüyeceğini, birinin ise uygun şartları bulup yeşereceğini bilmekse acayip heyecanlı… Tıpkı insanlar gibi, tohumların da hepsi yetişme, kendini yeniden diriltme imkanı bulamıyor aslında… Bulanlar ise yeniden bir mucizeyi yaşıyor..
Kitaptan çok uzaklaşmayalım, evet… Hem farklı farklı bitkilerin tohumlarını çizimleriyle görüyor, hem de aynı zamanda tohumların yolculuk duraklarını anlatıyor kitap bize.
Çizimlerin zenginliğini söylememe gerek yok sanırım…
Kitabın sonunda Yetişkin Rehberi adlı sayfalar var. Bu sayfalarda çocuklara verebileceğiniz bilgiler, bilgileri verme yöntemi ve bir iki etkinlik önerisi bulunuyor. Şu güzel satırlar da bu sayfalardan:
..tohumlarda doğanın muhteşem sırları vardır…
bir tohumu, ana bitkinin sunduğu bilgi hazinesi ve yeni bir hayatın beşiği olarak düşünebiliriz. Büyük bir ormanın hikayesi küçük bir tohumla başlar. Bu yüzden çocuğunuza doğayı anlatırken tohumları da gözden kaçırmayın.
Her kütüphane, her çocuğa ulaşsın istenecek çalışmalardan biri. Şimdiden iyi okumalar.
Daha önce bu sayfalarda Tohumun Rüyası kitabını misafir etmiştik. Bir tohumun macerası vardı o kitapta. Elimdekinde ise birçok tohumun ortak macerası var. Tohumun Yolcuğu belgesel kıvamında bir dünyaya götürüyor bizi. Gerçek dünya, tabiat, yakından bakıldığında gerçekten fantastik bir alem gibi gelmiyor mu size de?
Her çiçeğin ayrı tohumları var, onların çiçekten ayrılma şekilleri farklı, süzüle süzüle uçuşları hayranlık uyandırıcı, bir kuşun dışkısıyla, bir tavşanın tüyleriyle taşınmaları şaşırtıcı, kiminin bir başka hayvana yem olacağını, kiminin çürüyeceğini, birinin ise uygun şartları bulup yeşereceğini bilmekse acayip heyecanlı… Tıpkı insanlar gibi, tohumların da hepsi yetişme, kendini yeniden diriltme imkanı bulamıyor aslında… Bulanlar ise yeniden bir mucizeyi yaşıyor..
Kitaptan çok uzaklaşmayalım, evet… Hem farklı farklı bitkilerin tohumlarını çizimleriyle görüyor, hem de aynı zamanda tohumların yolculuk duraklarını anlatıyor kitap bize.
Çizimlerin zenginliğini söylememe gerek yok sanırım…
Kitabın sonunda Yetişkin Rehberi adlı sayfalar var. Bu sayfalarda çocuklara verebileceğiniz bilgiler, bilgileri verme yöntemi ve bir iki etkinlik önerisi bulunuyor. Şu güzel satırlar da bu sayfalardan:
..tohumlarda doğanın muhteşem sırları vardır…
bir tohumu, ana bitkinin sunduğu bilgi hazinesi ve yeni bir hayatın beşiği olarak düşünebiliriz. Büyük bir ormanın hikayesi küçük bir tohumla başlar. Bu yüzden çocuğunuza doğayı anlatırken tohumları da gözden kaçırmayın.
Her kütüphane, her çocuğa ulaşsın istenecek çalışmalardan biri. Şimdiden iyi okumalar.
Hizmetimizi kullandığınız için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza doğru ve güncel yanıtlar vermek için her zaman buradayız. Zamanınızı ayırdığınız için minnettarız. En güncel bilgi ve sorularınıza yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Bilginiz değerlidir. Daha fazla yanıt ve bilgi için Kalademi.me'ye geri dönün.