Uzyskaj najlepsze rozwiązania swoich pytań na Kalademi.me, zaufanej platformie Q&A. Sorularınıza hızlı ve net çözümler bulmak için uzman topluluğumuzla bağlantı kurun. Adanmış uzman topluluğumuzdan sorularınıza ayrıntılı ve net yanıtlar alın.
Sagot :
Cevap:
YENİLİKLERİN AMAÇLARI
Açıklama:
TÜRK DİL KURUMU
Cumhuriyet Dönemi’ne gelindiğinde milliyetçilik ilkesi doğrultusunda dilin sadeleştirilmesi konusu tekrar ele alındı ve daha sistemli bir hâle getirildi. Atatürk, “Dil işlerini düşünecek zaman gelmiştir.” diyerek dilde sadeleşme hareketinin başlaması gerektiğine değinmişti. Bu doğrultuda, 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında, Atatürk’ün de katılımıyla I. Türk Dili Kurultayı toplandı. Hemen ardından 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tektik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kuruldu. Bu kurumun başlıca faaliyetleri:
1. Türk dilinden yabancı kelimelerin atmak,
2. Aydınların dili ile halk dili arasındaki kopukluğun gidermek,
3. Konuşma dili ile yazı dilini birleştirmek,
4. Halk ağzından derlemeler yapmak,
5. Kitaplardan taramalar yapmaktır.
Aynı zamanda Türk Dili Tektik Cemiyetinin amacı, millî ve uluslararası kongrelerde Türk dilinin zenginliğini ortaya çıkarmaktı. Türk Dili Tektik Cemiyeti’nin 1936’da ortaya koyduğu “Güneş Dil Teorisi” de bu bu doğrultuda oluşturulan somut bir örnektir. Türk dilini zenginleştirmek, canlı tutmak ve yabancı kelimelerden kurtarmak için yapılan çalışmalar ve açılan kurumların faaliyetleri Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi gereğidir.
TÜRK TARİH KURUMU
Türk inkılabı millet düşüncesini esas almıştır. Türkiye Cumhuriyeti millî devlet felsefesi doğrultusunda yurttaşları arasında millî bilincin oluşması için yeni bir Türk tarih görüşünün oluşturulmasına önem vermiştir. Atatürk, ortak bir payda oluşturacak millî kimlik inşası için Millî Mücadele sonrasında Türk tarihi çalışmalarına bizzat öncülük etmiştir. Atatürk’e göre, millî kültürün temelleri esas olarak millî tarihte aranmalıdır. Yeni Türk tarih görüşüne “Türk Tarih Tezi” denmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih görüşü olan Türk Tarih Tezi, hanedan eksenli tarih yerine millet eksenli tarih yazımını esas almıştır. Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin ana hedefi Türk tarih tezi doğrultusunda:
1. Türk milletinin medeniyetin beşiği Orta Asya’dan çıktığını,
2. Türklerin dünyadaki pek çok medeniyetin kurulup gelişmesindeki katkılarını, bilimsel yöntemleri kullanarak kanıtlamaktır.
Bu amaçla oluşturulan Türk Tarih Heyeti “Türk Tarihinin Ana Hatları” adlı bilimsel eseri meydana getirmiştir. Ardından 15 Nisan 1931’de Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) kurulmuştur. Bu kurumun görevi, Türk tarihini bilimsel yöntemle incelemek, millî ve uluslararası kongrelerde Türk Tarih Tezi’ni açıklamaktır.
Türk Tarih Tezi’nin ortaya konulması ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin kurulmasının ardından bizzat Atatürk’ün katılımıyla 2 Temmuz 1932’de I.Türk Tarih Kongresi toplandı. Türk Tarih Tezi çalışmalarına süreklilik getirecek bilim insanı yetiştirmek için de 9 Ocak 1936’da Ankara’da Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi kuruldu.
Türk tarihini bilimsel yöntemlerle araştırarak Türk milletinin tarih içerisinde oynadığı olumlu rolü ortaya çıkarmak, Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi doğrultusunda atılan bir adım olmuştur.
GÜZEL SANATLARDA ve SPOR
Türk inkılabının toplum hayatına getirdiği en büyük dönüşümlerden birisi de güzel sanatlar alanında olmuştur. Sanat, her zaman bireylerde heyecan ve duygu oluşturma aracı olmuştur. Sanatın bireylerde oluşturduğu yüksek ruh, Atatürk’e göre bir milletin ilerlemesini sağlamaktadır. Atatürk bu konuyu:
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözü ile ifade etmiştir.
Atatürk’e göre: “Sanat, güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykelcilik, yapı ile olursa mimarlık olur.” Atatürk, sanat alanındaki gelişmelere öncülük ederek çağdaş uygulamaların hızlı bir biçimde gelişmesini sağlamıştır. Bu doğrultuda çağdaş sanat kuruluşları kurulmuş ve bu kuruluşlara süreklilik kazandırılmaya çalışılmıştır.
Resim alanında, klasik sanatlar yanında çağdaş Batı resmi ile ilgili çalışmaların yapılmasına zemin hazırlanmıştır. 1926’da açılan Gazi Eğitim Enstitiüsünde resim bölümü açılmıştır. 1928’de Osmanlı döneminden kalan Sanayi-i Nefise Mektebi, Güzel Sanatlar Akademisine dönüştürülerek çağdaş bir nitelik kazandırılmıştır. 1937’de İstanbul Resim ve Heykel Müzesi açılmıştır. Güzel Sanatlar Akademisine giremeyen Türk ressamlarından bir kısmı, Müstakil (Bağımsız) Ressamlar Birliğini kurmuşlardır.
Osmanlı Dönemi’nde çalışma yapılmayan heykelcilik, Cumhuriyet Dönemi’nde bir hayli ilerleme göstermiştir. Atatürk’ün, Mimar Sinan’ı kastederek, Türk Tarih Kurumuna söylediği “Sinan’ın heykelini yapınız.” sözü, Türk büyüklerinin heykellerinin yapılması gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu çalışmalar çerçevesinde ilk Atatürk heykeli, İstanbul’da Sarayburnu’na dikilmiştir. Yenigün gazetesinin açtığı kampanyanın sonucunda 1927’de Ankara’ya bir Zafer Anıtı yapılmıştır. 1928 yılında ise İstanbul Taksim Meydanı’nda, Taksim Cumhuriyet Anıtı açılmıştır.
Müzik alanında klasik Türk müziği yanında halk müziği araştırmaları ve çok sesli Batı müziği çalışmalarına yer verilmiştir. 1924’te Musiki Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) kurulmuştur. 1932’de Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası kurulmuş, 1934’te Millî Musiki Akademisi, 1936’da Ankara Konservatuvarı açılmıştır.
Tiyatro alanındaysa Osmanlı döneminde faaliyet gösteren Darülbedayi, 1934’te çağın gereklerine göre İstanbul Şehir Tiyatrosuna dönüştürülmüştür.
Atatürk, Türk milletinin sanatla duygusal niteliklerinin gelişmesi yanında spor faaliyetlerine önem vermiştir. Atatürk, bireylerin gelişiminde zihinsel ve sanatsal gelişim kadar bedensel gelişimin de önemli olduğuna inanmıştır. Atatürk Türk milletinin tarih boyunca güreş, ata binme ve cirit gibi spor faaliyetleriyle çevresel şartlara daha dirençli olduklarını vurgulamıştır. Ama bunlarla yetinmemeyi, çağın spor tekniklerine de sahip olmayı Türk milletine işaret etmiştir. Bu konuda Atatürk, Türk milleti için spor faaliyetlerinin önemini şöyle anlatmıştır: “Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenleme görevinde bulunanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yükseltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için herhangi bir müsabakada kazanmak amacıyla spor yapmazlar. Esas olan, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimini sağlamaktır. ‘Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.’ sözünü atalarımız boşuna söylememişlerdir.
Platformumuzu kullandığınız için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza doğru ve güncel yanıtlar vermek için her zaman buradayız. Bilgilerin faydalı olduğunu umuyoruz. Daha fazla bilgi ve doğru yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Kalademi.me'yi her zaman ziyaret edin, uzmanlarımızdan yeni ve güvenilir yanıtlar alın.