Kalademi.me, günlük ve karmaşık sorularınıza çözümler bulmayı topluluğumuzun yardımıyla kolaylaştırır. Soru-cevap platformumuz, deneyimli profesyonellerden güvenilir yanıtlar bulmanız için sürekli bir deneyim sunar. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.
Sagot :
Cevap:
Büyük devletler kurarak dünya tarihine yön veren milletlerin sayısı, bir elin parmakları kadardır. Bu milletlerin birçok ortak özelliğinin yanında dillerinin de benzerlik göstermesi dikkat çekicidir. Dillerindeki benzerlik ses, yapı, anlam gibi alanlarda görülmez; bu bakımdan aralarında, akraba olanlar dışında, benzerlikten çok farklılıktan söz edilebilir. Benzerlik, bu dillerin “büyük devlet dili”, “imparatorluk dili”, “kültür dili”, “küresel dil” 1 olmalarından kaynaklanır. Ölü dillerden Eski Yunanca ve Latince; yaşayan dillerden Arapça, Çince, Farsça, Fransızca, Hintçe, İngilizce, İspanyolca, Portekizce, Rusça ve Türkçe bu özelliklere sahiptir.
Türkçenin de içinde yer aldığı bu diller, tarih boyunca veya günümüzde birbirinden farklı coğrafyalarda aynı anda devlet dili olma özelliğini taşımalarından dolayı bünyelerindeki milletlerin dillerinden çok sayıda kelime almışlar ve bunları hem ses hem de anlam bakımından sindirip kendi şartlarına uydurmuşlardır. İngilizcenin söz dağarcığının yarısından fazlasının yabancı dillerden alınmış kelimelerden; Rusçanın söz dağarcığının, romanlarını Rusça yazmış olan Cengiz Aytmatov’un ifadesiyle, yüzde otuza yakınının Türkçe kelimelerden oluşması bu özelliğin bir sonucudur. Türkiye Türkçesi güncel sözlüğünde 14.000 civarında yabancı kelime yer almaktadır (TDK 2012). Bu sayı fazla gibi görünse de Türkçenin yaşadığı tarihî süreç ve coğrafya göz önünde bulundurulduğu ve İngilizce, Rusça gibi dillerle karşılaştırıldığında yüzde on üç gibi bir oranı doğal karşılamak gerekir.
Bu dillerin bir başka ortak özelliği ise yönetimleri ve etki alanları içindeki milletlerin dillerine verdikleri kelimelerdir. Türkçenin bu bakımdan diğer dillere çok cömert davrandığı, bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur.2 Yukarıda da bahsedildiği gibi Türkçe, etki alanı içindeki Rusçaya bu kadar fazla kelime vermişse, Selçuklu ve Osmanlı zamanında devlet sınırları dâhilinde bulunan milletlerin diline kelime vermiş olması son derece doğaldır. Arapçada, Farsçada, Balkan dillerinde bulunan binlerce kelimeyi bu çerçevede açıklamak ve anlamak gerekir.3
Diller, yabancı kelimeleri bünyelerine rastgele almazlar. Bu alışta birinci etken güçtür. Kelimeyi alacak olan dil; yönetim, teknoloji, kültür, medeniyet, din vb. sebeplerle bunu kendisinde bir ihtiyaç olarak görür. Verici konumundaki dil, bahsettiğimiz alanlardaki gücünü hissettirir ama zorlamaz, çünkü buna gerek yoktur. Alıcı dil zaten gönül rızasıyla bu kelimeleri alır ve kullanır; hatta bazen bunu, kendi bünyesindekini terk ederek yapar.
19 Nisan 2015 tarihinde ABD’de hayatını kaybeden Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, aldığı eğitim, yaşadığı ülkeler ve bildiği diller vesilesiyle, dillerin ve Türkçenin yukarıda kısaca değindiğimiz özelliklerine küçük yaşlarda vâkıf olmuştu. Büyük devletlerin siyaset, ekonomi ve teknoloji yanında dillerini de güçlerinin bir parçası olarak kullandıklarını gören Prof. Dr. Sinanoğlu, Türkçenin de aynı özelliklere sahip olduğu tezinden yola çıkarak asıl çalışma alanı olan kimyanın yanı sıra bir kültür adamı sorumluluğuyla Türkçe ve Türk milleti hakkında da konuşmalar yapmış, kitaplar yazmıştır. Onun sadece Türklük ve Türkçeyle ilgili kitaplarına bakıldığında, bu konuya ne kadar önem verdiği ortaya çıkar: Türkçe Giderse Türkiye Gider, Bye Bye Türkçe / Bir Nev-York Rüyası, Büyük Uyanış, Hedef Türkiye, Ne Yapmalı / Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin.
Prof. Dr. Sinanoğlu, büyük devletlerin bilim ve teknoloji alanındaki üstünlüklerini dil, edebiyat ve kültürlerini kullanarak pekiştirip diğer milletleri köleleştirdiklerini ısrarla belirtmiştir. Daha 1950’li yıllardan itibaren Türkiye’de “yabancı dille eğitim” ve “Türkçe ile bilim yapılmaz.” tezinin yerleştirilmeye başlandığını söyleyen Prof. Dr. Sinanoğlu, bilim adamı sorumluluğuyla Türkçenin dünya dilleri arasında bilim dili olmaya en uygun dillerden biri olduğunu dile getirmiştir. Ona göre eğitimin Türkçe yapılmaması, bilim dili olarak Türkçeyi kısırlaştırmasının yanında, Türk çocuklarının ve gençlerinin zihnini de köleleştirmektedir. Onun üzerinde altını çizerek durduğu konu, milletimizin içine düşürülmek istendiği “zihnî kölelik” ve “gönüllü sömürgelik” olmuştur. O, ölünceye kadar bu tehlikeyi vurgulamış ve ne yazık ki ülkemizde bunun artık gerçekleştiğini de görmüş ve yaşamıştır.
Açıklama:
Açıklama:
‘Türkçe giderse, Türkiye gider’ sözü Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu tarafından söylenen bir sözdür.Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Yale üniversitesinde 26 yaşında profesörlük almıştır.Bu da profesörlük unvanı alan en genç Türk bilim adamı olmasını sağlamıştır.Türkiye’de İngilizce eğitim verilmesinin gündemde olduğu bir dönemde ‘Türkçe giderse, Türkiye gider’ sözünü söylemiştir.
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Türkiye’de İngilizce eğitim verilmesinin insanları kültürlerinden uzaklaştırdığını öne sürerek, “Türkçe giderse Türkiye gider. En kötü sömürge, beyinlerin, eğitimlerin sömürgesidir” dedi.Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Türkiye’de İngilizce eğitim verilmesinin insanları kültürlerinden uzaklaştırdığını savundu.
Yani Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun bu sözü ile birlikte Türkçe’nin ve dilin önemini vurguluyor.Dillerin ülkelerin kültürlerini ve özünü yansıttığını düşünürsek Türkçe’nin gitmesi Türkiye’nin kültürünü ve özünü kaybetmesi anlamına geliyor.Kültürünü ve özünü kaybetmiş bir Türkiye’de Türkiye olmaktan çıkacaktır.
Toplumları millet haline getiren en önemli şeyin dil olduğunu da vurgulamak gerekir.
Atatürk, Türk dili konusunda; “Türk milletinin dili Türkçe‘dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, an’anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” diyerek hem Türk diline verdiği önemi, duyduğu sevgiyi belirtmekle beraber, Türk dilinin büyüklüğünü ve Türk milleti için önemini ortaya koymuştur.
Sonuç olarak “Türkçe giderse, Türkiye gider” sözü çok doğru ve yerinde bir söz olmuştur.
En iyi seçersen sevinirim.❤️
Bilgilerin faydalı olduğunu umuyoruz. Daha fazla bilgi ve doğru yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Zamanınızı ayırdığınız için minnettarız. En güncel bilgi ve sorularınıza yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Kesin yanıtlar için referans siteniz Kalademi.me. Daha fazla bilgi için geri dönmeyi unutmayın.