Kalademi.me'da sorularınıza cevaplar bulun, tüm ihtiyaçlarınız için en güvenilir ve etkili Q&A platformu. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın. Farklı disiplinlerdeki uzmanlardan kesin yanıtlar almak için kullanıcı dostu platformumuzu keşfedin.

Tolstoyun tüm hikâyelerinin özeti nolur ​

Sagot :

Cevap:Anna Karenina ve Savaş ve Barış gibi başyapıtların yazarı Tolstoy, bu kitapta Batı kültürünün en önemli hikayesini, kurucu mitini yeniden yorumluyor. Büyük yazar orta yaşında geçirdiği derin varoluş bunalımının ardından, uzun süren bir arayış ve tefekkür döneminden sonra kaleme aldığı bu yapıtta, dört incili İsa’nın hayat hikayesi olarak birleştirerek on iki bölümlük tek bir anlatı haline getiriyor. İsa’nın öğretisini karmaşık ve soyut bir öğreti olarak değil de günlük hayat üzerine kurulu bir yaşam biçimi olarak gören Tolstoy, hurafelerden, kilisenin çarpıtmalarından, mucizelerden arınmış bir İsa figürü ortaya çıkararak yaşam-felsefesini en saf haliyle aktarıyor...

I. Dünya Savaşı sırasında büyük düşünür Wittgenstein’ın, bir kitapçıda rastladığı ve sayesinde intihar düşüncesinden kurtulduğu İncil’in Kısa Bir Özeti’nde, en büyük romancılardan biri, bugüne kadar yazılmış en önemli anlatılardan birini ele alıyor…  

“Tolstoy’un İncil’in Kısa Bir Özeti’yle henüz tanışmamış birinin, kişi üzerinde bıraktığı etkiyi tasavvur etmesine imkan yok.”

Ludwig Wittgenstein

“İncil’in Kısa Bir Özeti, Leo Tolstoy’un hayatın anlamı arayışında merkezi bir konuma sahiptir… Bu küçük kitap az bilinir ama fevkalade önemlidir.”  

Jay Parini, Son İstasyon’un yazar.  

“Tolstoy’un İncil’in Kısa Bir Özeti, tarihöncesi metafizik dogmalardan oluşan katmanlardan arınmış bir İsa anlatısı veriyor. Tolstoy’un İsa’sı okurlar için hem büyük bir sınav hem de hayatlarını değiştirme yönünde bir çağrı…”

Açıklama:

Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. 

-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.

-Ne demekti hakkını helâl et?

Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:

-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?

-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman’ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.

Kral,

-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm’ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.” Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.

kralin hediyesi ⬆️⬆️⬆️ Nikita da baştan ayağa donmuştu ama ölmemişti. Nikita, kendine getrildiği zaman artık öldüğünü sanıyor, o anda gördüklerinin sanki bu dünyada değil de, öbür dünyada olduğunu düşünüyordu. Kendisini Vasiliy Andreyiç'ten çözüp ayırmaya çalışan köylülerin bağırışlarını duyunca, ilk önce öbür dünyada da köylülerin yine bağırışıp çağrışmalarına, insan vücudunun yine öyle olmasına şaştı kaldı. Bu durum onu sevindirmek bir yana daha çok üzdü. Nikita iki ay hastanede yattı. Üç ayak parmağını kestiler ama diğer parmakları iyileşti; böylece çalımaya devam edebildi. Hastaneden çıktıktan sonra ilk önce hizmetçi olarak, ihtiyarladığında da kır bekçisi olarak yirmi yıl daha yaşadı. Yaşamının son yılında, istediği gibi evinde, dualar ederek ve bağışlamayı dileyerek öldü. Ölümünden önce karısından kendisini affetmesini istedi ve kendisi de onu bağışladı. Oğlu ve küçük torunlarıyla vedalaştı. Ölümüyle birlikte oğlunu ve gelinini lüzumsuz bir boğazın yükünden kurtardığı için gerçekten sevinç duydu. Artık tamamıyla usandığı bu hayattan, her yıl, her saat biraz daha iyi anlamaya başladığı ve kendisini daha çok çeken öbür hayata geçeceğine seviniyordu. Bu gerçek ölümden sonra uyandığı yerin ona iyi mi yoksa kötü mü geldiğini, orada hayal kırıklığına mı uğradığını yoksa umduğu şeyi mi bulduğunu, tüm bunları hepimiz zamanı geldiğinde öğreneceğiz.Efendi ile Uşak: Dünya edebiyatının büyük yazarlarından Tolstoy'un, insanoğlunun zenginlik, asillik ve mevki gibi farklılıklarına rağmen, ölüm söz konusu olduğunda herkesin eşit olduğunu anlattığı eseridir. Bu efendi ile kuşağı kitabının özeti ⬆️⬆️

Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. İhtiyacınız olan en iyi bilgileri sunmayı taahhüt ediyoruz. Daha fazla bilgi için geri dönün. Platformumuzu kullandığınız için teşekkür ederiz. Amacımız, tüm sorularınıza en doğru ve güncel yanıtları vermektir. Tekrar bekleriz. Sorularınız için Kalademi.me burada. Yeni yanıtlar için geri dönmeyi unutmayın.