Kalademi.me, uzman topluluğunun yardımıyla sorularınıza yanıt bulmanıza yardımcı olur. Farklı alanlardaki profesyonellerin geniş bilgi birikimini keşfetmek için kapsamlı soru-cevap platformumuzu kullanın. Deneyimli profesyonellerden ayrıntılı yanıtlar almak için kullanıcı dostu platformumuzu keşfedin.
Sagot :
Açıklama:
Giriş
Toplumu oluşturan bireyler, yaşamlarını sürdürebilmek ve toplumun kendilerine verdiği görevleri yapabilmek için çeşitli mal ve hizmetlere ihtiyaç duymaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında ihtiyaçlar, insanların kendi varlıklarından ya da ilişkilerinden kaynaklanan eksiklikler olarak açıklanabilir. İnsan bu eksiklikleri gidermek için çaba göstermektedir. Çabalarından olumlu sonuç aldığı zaman mutlu olmakta, ihtiyaçları tatmin edilmezse mutsuz olmaktadır.1
Tüm ekonomik faaliyetlerin temelinde insan ihtiyaçlarının karşılanması ve tatmin edilmesi amacı bulunmaktadır. İhtiyaç, canlının içinde bulunan bir eksikliktir ve bu eksiklik hissedildiğinde tatmin edilmek istenmektedir. Ancak insan ihtiyaçları sınırsız ve belli aralıklarla tekrarlanmakta iken, doğa insana sınırlı tatmin araçları sunmaktadır. İnsan herhangi bir çaba harcamadan bu sınırsız ihtiyaçları kendi kendine karşılayamamaktadır.
İnsanları tek başlarına ya da birlikte çalışmaya iten temel itici güç ihtiyaçlarıdır. İnsanlar bu ihtiyaçların karşılanması için “iş” adı verilen amaçlara yönelik bir takım faaliyetlerde bulunurlar. Bu faaliyetler ihtiyaçları gidermeye yöneliktir ve ihtiyacın oluşması ile bunun amaçlara yönelik faaliyetlerle karşılanması süreci tüm insanlarda aynı şekilde işlemektedir. Ancak ihtiyaç, faaliyet ve amaçların türü ve şiddeti kişiden kişiye göre değişmektedir. Kimileri için bazı ihtiyaçlar daha önceliklidir 2. Örneğin; bazı insanlar için fizyolojilerinden doğan ihtiyaçları iyi bir şekilde gidermek (iyi beslenmek gibi) öncelikli iken, bazıları içinse barınma ihtiyacı (beslenme harcamalarından kısarak konut sahibi olmak gibi) öncelikli olmaktadır.
1.1. İnsan İhtiyaçları
İhtiyaçların tatmin edilmesi gerektiğinden yola çıkarak; bunların tatmin edildiği zaman zevk, edilmediği zaman acı verdiği ve canlıda çeşitli gerilimlere neden olduğu söylenebilir. Bahsedilen eylemlerin itici gücü olan ihtiyaçlar davranışların temelini oluşturmaktadır. Bu aşamada istek ile ihtiyacın farklığını belirtmek gerekir. İhtiyaç doğuştan kazanılmış bir itici güç iken, istek sonradan öğrenilmiş bir itici güçtür. Örneğin; barınmaya ihtiyacımız vardır ama lüks bir evimiz olmasını isteriz. Birincisi ihtiyaç iken ikincisi istektir; çünkü lüks bir eve sahip olma çevreden görülerek kazanılmış bir istektir3 .
1.1.1. Birincil ve İkincil İhtiyaçlar
İhtiyaçların çok çeşitli ve karmaşık olması ayrıntılı araştırılmasına yol açmış; bu da onların daha iyi tatmin edilmesine olanak tanımıştır. Bunun için de ihtiyaçları tanımlama ve sınıflandırma yoluna gidilmiştir. Buradaki en temel sınıflandırmada ihtiyaçlar iki kategoride ele alınmaktadır: Birincil ihtiyaçlar ve ikincil ihtiyaçlar.
Temel ihtiyaçlar adı da verilen birincil ihtiyaçlar insanda doğuştan varolan ve yaşamsal nitelikte olan ihtiyaçları kapsamaktadır4 . Bu tür ihtiyaçlar insan vücudunda dengenin oluşturulması ve bunun korunmasına yönelik ihtiyaçlardır. Örneğin; aç kalmak insan vücudunun fizyolojik dengesini bozmaktadır. Birincil ihtiyaçlar fiziksel bazı araç-gereçlerle (örneğimizde olduğu gibi açlık durumuna bağlı olarak yeterli beslenmek) tatmin edilir ve böylece organizmanın dengesi yeniden kazanılmış olur 5. Birincil ihtiyaçlar giderilmediğinde canlının hayati tehlikesi oluşmaktadır 6.
Sosyal ve kişisel ihtiyaçlar adı da verilen ikincil ihtiyaçlar kişilerin toplumsal ilişkilerinden ve görevlerinden veya kişisel arzularından doğan ihtiyaçlardır. Bu grupta bulunan ihtiyaçlar sevme, sevilme, kendini geliştirme vb. ihtiyaçlar olup insan hayatının ilk yıllarında başlayıp ömrü boyunca devam eder ve kişinin yaşamında önemli yerlere sahiptir. İkincil ihtiyaçlar fiziksel araç-gereçlerle tatmin edilmezler; ancak maddi olmayan araç-gereçlerle karşılanabilirler7 . Örneğin; kişinin iş yaşamında kendini geliştirmesi şeklindeki bir ikincil ihtiyaç, rahat ve tatmin edici bir çalışma ortamı, anlayışlı bir yönetici ve sosyal olanaklar gibi maddi olmayan araç-gereçlerle karşılanabilmektedir.
1.1.2. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Amerikalı ünlü psikolog Abraham H. Maslow (1908 – 1970) tarafından 1943 yılında ortaya konulan “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” psikoloji ve işletme bilim dallarında önemli bir yer tutmaktadır. Maslow, insanların neden örgütlerde çalıştıklarını ve neden başkalarından gelen emir ve düşünceler doğrultusunda hareket ettiklerini araştırmış ve sonuç olarak da insanların biyolojik, sosyal ve psikolojik birer varlık olarak bir takım ihtiyaçlara sahip olduğunu ve davranışlarının temelinde bu ihtiyaçlarını giderme arzusunun yattığını belirtmiştir.
Maslow’un yıllar önce ortaya koymuş olduğu bu teori bugün hala birçok alandaki çalışmalarda kullanılmaktadır. Bu yaklaşımın iki ana varsayımı vardır:8
Birinci varsayıma göre, kişinin gösterdiği her davranış, kişinin sahip olduğu belirli ihtiyaçları gidermeye yöneliktir. Kişi ihtiyaçlarını gidermek için belirli yönlerde davranır. Dolayısıyla ihtiyaçlar davranışı belirleyen önemli bir faktördür.
İkinci varsayım, ihtiyaçların sırası ile ilgilidir. Buna göre insan belirli bir hiyerarşik sıralama gösteren ihtiyaçlara sahiptir. Alt kademedeki ihtiyaçlar giderilmeden, üst kademedeki ihtiyaçları kişiyi davranışa sevk edemez.
Maslow'a göre, bir ihtiyaç tatmin edildiğinde artık onun motive edici özelliği kalmamaktadır. Böylece insan, tatmin edilmesini istediği başka ihtiyaçların tatminine yönelir.
Bu teoriye göre temelde birincil ve ikincil ihtiyaçlar olmakla birlikte, insan ihtiyaçları kategorik bir hiyerarşiyle birbirini takip eden beş farklı ihtiyaç türünden oluşmaktadır. Buradaki hiyerarşi kelimesi, “bir seviyedeki ihtiyaç giderilmeden bir üst seviyeye geçilemeyeceği”ni ifade etmektedir. Yani Maslow’a göre; kişi bir alt seviyedeki ihtiyaçlarını tamamlamadan daha üst seviyedeki ihtiyaçları algılayamamaktadır 9.
Şekil 1: Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Maslow’a göre insan ihtiyaçları en alt seviyeden en üst seviyeye doğru yükselen bir hiyerarşiye sahiptir. İlk seviyede fizyolojik ihtiyaçlar, ikinci seviyede güvenlik ihtiyacı, üçüncü seviyede ait olma ve sevgi ihtiyacı, dördüncü seviyede saygı ve takdir edilme ihtiyacı ve beşinci seviyede de kendini gerçekleştirme ihtiyacı bulunmaktadır.
En alt seviye ihtiyaçlar olan fizyolojik ihtiyaçlar kişinin fiziksel varlığının gerektirdiği ve yaşamının sürekliliği için (maddi araç-gereçlerle) giderilmesi gereken temel ihtiyaçlardır. Bu tür ihtiyaçlara yeme, içme, giyinme gibi temel ihtiyaçlar örnek olarak gösterilebilir.
Kişinin en alt seviyedeki fizyolojik ihtiyaçları belli bir düzeyde karşılandığında bir üst seviye olan güvenlik ihtiyacını öncelikli hale gelir. Örneğin; kişinin olabilecek kazalardan sakınması ya da iş yaşamında emeklilik hakkına sahip olma ihtiyacı güvenlik ihtiyaçlarındandır.
Kişinin ilk iki seviye ihtiyaçlarının belli oranda tatmin edilmesi fizyolojik dengenin kurulmasını ve sürdürülmesini sağlar. Sosyal ihtiyaçlar da denilen aidiyet ihtiyacı ise kişinin sosyal ve ruhsal dengesinin kurulup sürdürülmesi için önem arz etmektedir. Örneğin; kişi bir gruba ait olma ihtiyacı hisseder ve bir arkadaş grubuna dahil olma çabası içine girer. Çabası olumlu sonuçlandığında kişi sosyal ve ruhsal yönden belli bir dengeye kavuşacaktır 10.
Kişinin bir önceki seviyedeki ihtiyaçlarının giderilmesi yaşadığı ortamla bütünleşmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla kişinin İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde dördüncü seviyede yer alan saygı ve takdir edilme ihtiyacı ortaya çıkar 11. Diğer kişilerin de farkında olacağı şekilde önemli başarıların kazanılması, özel yetkinliklere sahip olma, toplumda bilinme, saygınlık kazanma gibi ihtiyaçlar bu ihtiyaca örnek olarak verilebilirler 12.
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nin en üst seviyesinde bulunan kendini gerçekleştirme ihtiyacı daha alt seviyelerdeki ihtiyaçlar tatmin edici bir düzeyde karşılanmadan ortaya çıkmamaktadır. Yani kişinin bu beşinci seviyedeki ihtiyacını gidermeye yönelmesi demek diğer dört seviyedeki ihtiyacın belli bir düzeyde karşılanmış olması demektir13 . Örneğin; bilimsel araştırma ve kuramlar geliştirme bu ihtiyaç kapsamındadır14 . Maslow’a göre dünya nüfusunun ancak %2’si kendini gerçekleştirme noktasında bulunmaktadır15 .
İnsanlar varlığını sürdürebilmek için en şiddetlisinden başlayarak ihtiyaçlarını gidermek durumundadır. Yukarıda açıklanan ihtiyaçların giderilmesi çeşitli toplumsal ilişkiler ve örgütlenmeler ile mümkün olmaktadır. Dolayısıyla insanların ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanacağı mal ve hizmetleri talep etmesi bu ilişkiler ve örgütlenmelerle sağlanmaktadır. Aşağıda ekonomik faaliyetler başlığı altında bu uğraşılar açıklanacaktır.
1.2. Ekonomik Faaliyetler
Bir yörede, bir ülke sınırları içerisinde ya da dünyada, çeşitli mal ve hizmetlere yönelik olarak ortaya çıkan bireysel taleplerin toplamına toplam talep denmektedir. Bunu karşılamak için ortaya konan tüm mal ve hizmetler ise toplam arz olarak tanımlanmaktadır. Toplam talep ile toplam arz arasındaki dengenin sağlanması ise varolan bütün ihtiyaçların giderilmesine yönelik olarak mal ve hizmet ortaya koyma çabalarının tümünü oluşturan ekonominin görevidir. Ekonomi varolan ihtiyaçların giderilmesi için mal ve hizmetlerin ortaya konmasına yönelik tüm çabalardan oluşmaktadır. Ancak ekonomik ve sosyal yapının bir gereği olarak bu çabaların yeterli olmadığı görülmektedir. Çünkü mal ve hizmetler bir ölçüde bireysel taleplere cevap verebilmekte, ama toplam talebin belirli bir anda toplam mal ve hizmet arzı ile karşılanması olanaksız olmaktadır. Bunun nedenleri şu şekilde özetlenebilir:16
Piyasaya sunulan mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli kaynak ve olanaklar kıttır.
Mal ve hizmetlerin ihtiyacı olanlara sunumunda aksaklıklar ortaya çıkabilir. İnsan ihtiyaçları sürekli olarak nitelik ve nicelik değiştirmektedir. Bu değişimde insanların ve içinde yaşadıkları çevrenin etkisi olduğu söylenebilir.
Yukarıda açıklanan sebeplere bağlı olarak, mal veya hizmet üreten işletmeler piyasada sürekli değişen ihtiyaçları saptamakta zorluk çekmekte, dolayısıyla toplam talep ile toplam arz arasındaki denge sağlanamamaktadır.
Bu dengenin sağlanması için toplumlar ve bireyler sürekli olarak çaba harcarlar. İnsan ihtiyaçlarının karşılanması için girişilen ve parayla ölçülebilen faaliyetler “ekonomik uğraşılar” olarak adlandırılmakta17; bunların sonucunda ortaya çıkan, tatmin ve fayda sağlayan mal ve hizmetler ise “ekonomik mal ve hizmetler” olarak tanımlanmaktadır .
Ekonomik uğraşılar sonucu üretilen mal ve hizmetlerin ihtiyaçları gidermeleri nedeniyle sağlanan tatmin de “fayda”yı oluşturur. Fayda, mal ve hizmetlerin ihtiyaç ve istekleri tatmin edebilme niteliğidir.
Bir mal veya hizmetin ekonomik mal veya hizmet olarak nitelendirilebilmesi için iki özelliğin varlığı araştırılır:
Bu mal ve hizmetler kıttır. Yani ihtiyacı olan kişiler bunları kolayca ve karşılık ödemeden elde edemezler.
Bu mal ve hizmetlerin ihtiyaçları gidermeye yönelik olması, yani faydalı olması gerekir.
1.2.1. Üretim ve Üretim Faaliyeti
İnsan ihtiyaçları sınırsızdır, doğadaki kaynaklar ise sınırlıdır. Bu ihtiyaçların herhangi bir çaba olmaksızın sadece doğadan elde edilmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla ihtiyaçları gidermeye yarayacak ekonomik mal ve hizmetler elde etmek için üretim adı verilen birtakım faaliyetler gerçekleştirilmelidir.
Üretilen mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını tatmin etme niteliğine fayda adı verilmekte olup, fayda esasında üretilen mal ve hizmetlerin temelini oluşturmaktadır. Buna dayanarak üretim; “faydalı mal ve hizmetlerin oluşturulması, depolanması, taşınması ve satılması vb. faaliyetlerin tümünü kapsayan bir süreçtir” şeklinde tanımlanabilir 19. Üretim sürecinin çıktısına ürün (mamül) adı verilmektedir. Örneğin; bir otomobil lastiği üreten bir işletmeyi ele alırsak otomobil lastiği onlar için bir üründür.
Üretim fonksiyonunun genel olarak bir dönüştürme süreci olduğu ifade edilebilir. Bu süreç dahilinde hammadde, yarı mamul madde, malzeme, sermaye, insan kaynakları ve emek gibi girdiler, mal ve hizmet şeklinde çıktılara dönüştürülür20 .
Şekil 2: İşletmelerde Üretim Süreci
Kaynak: Zeyyat SABUNCUOĞLU, Tuncer TOKOL, İşletme I-II, Bursa: 1997, s. 213.
Üretim faaliyetinin sonuçları bazen fiziksel bir mal olarak (imalat faaliyetinde olduğu gibi), bazen konum değişikliği şeklinde (taşımacılıkta ve depolama işleminde olduğu gibi), bazen de kazanılan bilgi şeklinde (iletişim, bilişim faaliyetinde olduğu gibi) ortaya çıkar.
1.2.2. Üretim Faktörleri
Üretim “fiziksel ve beşeri kaynaklardan oluşan girdilerin insan ihtiyaçlarını giderecek şekilde çıktılara dönüştürülmesi süreci” olarak tanımlandığında üretim faktörleri adı verilen çeşitli faktörler gözönünde bulundurulmalıdır . Bu faktörler üretim yapmak için insanın ihtiyaç duyduğu faktörlerdir. Üretim faktörleri genel olarak dörde (doğal kaynaklar, emek, sermaye, girişimci) ayrılmakla birlikte son yıllarda bir beşinci faktör olarak “bilgi” de üretim faktörleri arasında yerini almıştır.
Doğal Kaynaklar
Doğadan elde edilip üretim amacıyla yararlanılan ve bir süreçten geçirilip değişime uğratılarak ürün haline dönüştürülen tüm maddeler doğal kaynaklar olarak değerlendirilmektedir. Doğal kaynaklar temel üretim faktörlerinden biridir. Ürünlerin üretildiği ve işletmelerin üzerine kurulduğu toprak (arazi, arsa vs.) en genel üretim faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır22 . Bunun dışında; madenler, hava, su vb. kaynaklar da doğal kaynak kapsamına girmektedir.
Emek (İşgücü)
Mal ve hizmetlerin üretimi ve ticareti için fiziksel veya zihinsel katkıda bulunan tüm kişiler emek faktörü olarak değerlendirilmektedir. Emek, insan gücünü temsil etmekte olup iki tür emek bulunmaktadır: Bedensel işgücü ve zihinsel işgücü. İşletme çalışan bir atölye işçisi (bedensel işgücü) ile bir genel müdür (zihinsel işgücü) işgücü sınıflamasına birer örnek olabilir. Tarihin ilk çağlarından bu yana emek temel üretim faktörlerinden biri olmuştur . Örneğin; bir fizyolojik ihtiyaç olarak açlık duyan insanlar kendi güçleriyle doğadan yiyecek toplayarak ya da avlanarak karınlarını doyurmaktaydılar. Günümüzde ise işletmelerde bir girdi olarak kullanılan işgücü insanların ihtiyaçlarını karşılayacak mal ve/veya hizmetleri üretmede önemli bir rol oynamaktadır. Çay üretimi için gereken çay yapraklarının toplanmasında bedensel işgücü kullanılmaktadır. Aynı çay üretim işletmesini yönetmek için gereken bilgiye sahip olan yönetici ise zihinsel işgücü olarak orada bulunmaktadır.
Sermaye
Bilgilerin faydalı olduğunu umuyoruz. Daha fazla bilgi ve doğru yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Platformumuzu kullandığınız için teşekkür ederiz. Amacımız, tüm sorularınıza en doğru ve güncel yanıtları vermektir. Tekrar bekleriz. Sorularınız bizim için önemlidir. Daha fazla yanıt için Kalademi.me'ye düzenli olarak geri dönün.