Kalademi.me, sorularına hızlı ve doğru yanıtlar arayanlar için en iyi çözümdür. Profesyonellerle bağlantı kurarak sorularınıza hızlı ve etkili yanıtlar almak için platformumuzu kullanın. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.

orhan pamuk istanbul hatıralar ve şehir kitap özeti



Sagot :

uhumdaki bu kırılmayı hissediyor, yaklaşan yalnızlığımdan telaşa kapılıyor, içine düşmekte olduğum karanlığın bir hayat tarzı olmasından korkarak herkes gibi olmaya karar veriyordum: On yedi - on sekiz yaşlarımda bir dönem herkesi güldüren, her fırsatta şaka yapan, herkesle arkadaşça, hatta serserice iyi geçinen bir cemaat adamı gibi gözükmeyi başardım… Herkesin kafayı fazla takmadan yaptığı şeyleri yapabilmek için niye benim dişimi sıkmam, gayret etmem, sonra da poz yaptığım için kendimden nefret etmem gerekiyordu?”

Yazar Orhan Pamuk bu kitabında gençliğini ve o yılların İstanbul’unu anlatıyor…
Yazarın kendini “ben” olarak ilk hissedişinden, annesine, babasına, ailesine yönelen hikaye, bir hüzün ve mutluluk kaynağı olarak İstanbul sokaklarına açılıyor. Günümüzün büyük romancısının gözünden 1950′li yılların İstanbul sokaklarını, parke taşı kaplı caddeleri, yanıp yıkılan ahşap konakları, eski bir kültürün yok oluşuyla, onun külleri ve yıkıntıları arasından bir yenisinin doğuşunun zorluklarını keşfederken, Pamuk’un ruhsal dünyasının oluşumunu bir dedektif romanı okur gibi hızla izliyoruz…
Bu özgün ve benzersiz eserde, okurken elden bırakamayacağınız kitaplara has o ruh ve duygu birliğini yakalayacaksınız. Kitapta, Orhan Pamuk’un, Ara Güler başta olmak üzere İstanbul’un büyük fotoğrafçılarının çektiği on binlerce kareden ve kendi kişisel albümünden seçtiği fotoğraflarda yer alıyor. 1950′li yılların İstanbul’u ve gençlik anılarını yaşayacağınız bu eseri mutlaka beğeneceksiniz.

“Ruhumdaki bu kırılmayı hissediyor, yaklaşan yalnızlığımdan telaşa kapılıyor, içine düşmekte olduğum karanlığın bir hayat tarzı olmasından korkarak herkes gibi olmaya karar veriyordum: On yedi - on sekiz yaşlarımda bir dönem herkesi güldüren, her fırsatta şaka yapan, herkesle arkadaşça, hatta serserice iyi geçinen bir cemaat adamı gibi gözükmeyi başardım… Herkesin kafayı fazla takmadan yaptığı şeyleri yapabilmek için niye benim dişimi sıkmam, gayret etmem, sonra da poz yaptığım için kendimden nefret etmem gerekiyordu?”