Kalademi.me'ya hoş geldiniz, tüm sorularınıza hızlı ve doğru yanıtlar bulabileceğiniz en iyi soru-cevap platformu. Adanmış uzman topluluğumuzdan sorularınıza ayrıntılı ve net yanıtlar alın. Adanmış uzman topluluğumuzdan sorularınıza ayrıntılı ve net yanıtlar alın.

karamanoğlu mehmet beyin türkçe fermanı

 



Sagot :

Karamanoğlu Mehmet Bey)

Türkçemize son yıllarda Batı dillerinden, özellikle de İngilizceden, bir kelime akını olduğu gerçektir. Başlangıçta birkaç kelime ile sınırlı olan kelime girişi, zamanla Türkçemizi istila şekline dönüştü. 

Kelimelerin bir bölümü teknolojiyle birlikte geldi. Yeni bulu¬nan ve yeni üretilen aletler, ülkemize gelirken adını da birlikte getiriyordu: air-conditioner, disket, faks, kamera, kompakt disk, monitör, printer, radyo, televizyon, tubeless, video, walkman… Dilimizin tabii gelişmesi içerisinde bu aletlerin çok az bir kısmına karşılık bulunabilmişti: buzdolabı, bilgisayar, derin dondurucu. Buna karşılık yabancı kaynaklı kelimelerin dilimize girişi her geçen gün biraz daha artıyordu. Yeni bulunan ve üretilen aletlerin adları girmekle kalmadı, bu aletlerin çeşitli özellikleri, parçaları, kullanıcıları ile ilgili kelimeler de dilimize girmeye başladı, hatta bu kelimelerden fiiller türetildi: air-conditoned araba, kaset, diskjokey (kısaltılmış şekli dj İngilizce söylendi dicey), videojokey (vj, vicey), fakslamak, hardware, software, zapping, zaplamak, zoomlamak...



Bilimdeki gelişme ile birlikte yabancı kaynaklı terimler de dilimize akın etmeğe başladı. Bilim adamı olarak terimlere Türkçe karşılıklar bulmak yerine işin kolayına kaçarak yabancı kaynaklı terimleri olduğu gibi veya Türkçenin ses özellik¬le¬ri¬ne uydurarak kullanmağa başladık. Bazı bilim adamlarımız bu terimlere karşılıklar bulma çabasındaydı. Buldukları terimlerde anlaşma sağlanamadığından bir terim için birkaç karşılık teklif edildiği de oldu. Bu durum terimlerde karmaşaya yol açtı. Bunun üzerine pek çok bilim adamımız terimlerin yabancı kaynaklı olanlarını tercih etti. 

Kısa bir süre içerisinde yabancı kaynaklı kelime kullanmak bir özenti halini aldı. Günlük hayatta, çarşıda, pazarda, radyoda, televizyonda, basında, okulda, sporda kısacası her yerde yabancı kaynaklı kelimeler artık bilinçsizce kullanılıyordu. Yabancı kaynaklı kelimelerin bir kısmının dilimizde karşılığı yoktu, bunlara karşılık aranmadan bu kelimeler olduğu gibi kullanılmağa başlandı: klip, promosyon, jakobenizm, kampus, karizma, efekt, ekstre, ergonomi, hit, talk şovcu... 

Bunları dilimizde karşılığı olan kelimeler yerine yabancı kaynaklı kelimeleri kullanma alışkanlığı takip etti: Türkçemizde dönüşüm, değişim, kabuk değiştirme gibi güzel kelimeler dururken transformasyon; uzlaşma varken konsensus; üçleme varken hat-trick; engel varken handikap; gerginlik dururken stres; düzeltme, yenileme gibi ince anlam özelliklerine sahip kelimelerimiz varken revizyon; teşhir salonu gibi artık Türkçeleşmiş, sergi, sergi evi gibi tamamen Türkçe kelimeler dururken show room; gösteri dururken show… 

Elbette küreselleşen Türki¬ye’nin başka kültürlerle ilişkiye geçmesi, dilimizin başka dillerden etkilenmesi ve kelime alış verişinde bulunması tabiidir. Üstelik bu, dilimizin tarihî gelişmesi içerisinde ilk defa da olmamaktadır. Bildiğimiz kadarıyla dilimize yabancı kaynaklı kelimeler, Eski Türkçenin ikinci dönemi olan Uygur yazı dili döneminde girmeğe başla¬mıştır. Uygurcaya Sanskritçeden, Soğdcadan, Toharca¬dan, Çinceden kelimeler girmiştir. İslâmiyeti kabulümüzden sonra da Arapçadan, Farsçadan kelimeler almışız. Bu dönemde dilimize sadece yabancı kaynaklı kelimeler girmekle kalmamış tamla¬ma¬¬lar¬da, cümle yapısında da değişiklikler olmuştur. Türkçemizin şu andaki durumu daha önce yaşadığımız dönemlerden farksızdır. Atatürk’ün dediği gibi «Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyundu¬ru¬ğun¬dan kurtarmalıdır.» Atatürk’ün bu sözü söylediği sıradaki şartlarla şu andaki şartlar aynıdır. Bugün de Türkçemiz Batı dillerinin boyunduruğu altına girmiş¬tir. Yapılması gereken de dilimizi bu dillerin boyunduruğundan kurtar¬mak¬tır. 




Merhaba,

Mürsel Öztürk tercümesi arkadaşlar şöyledir:

  • Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, barigahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşmayacak.
  • Orijinal ifadesi ise şöyledir:
  • Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, barigahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşmayacak
  • Bu ifadeden Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçeye çok önem verdiğini anlıyoruz.
  • Çünkü kültürler ancak dil ile taşınır ve bir dildeki ifadeler başka diller ile çoğu durumda ifade edilemez.
  • İşte bu yüzden dil iletişim aracı olduğu gibi aynı zamanda bundan çok fazlasıdır. Bir kültür taşıyıcısıdır.

Dilin önemi konusunda daha önceden cevapladığımız ödevlere bakarak bu konuda daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz:

Dilin önemi ile ilgili deneme yazısı:

https://eodev.com/gorev/3612287