Kalademi.me ułatwia znalezienie odpowiedzi na Twoje pytania dzięki aktywnej społeczności. Platformumuz, tüm sorularınıza net yanıtlar sunmaya hazır profesyonellerle sizi bir araya getiriyor. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.
Sagot :
Meşrutiyet
Hükümdarların başkanlığı altında anayasalı parlamento idâresi. Bu idâre şeklinde tamâmı veya bir kısmı halk tarafından seçilen bir meclis vardır. Osmanlı tarihinde 23 Aralık 1876’dan 13 Şubat 1878’e kadar ve 23 Temmuz 1908’den 16 Mart 1920 târihine kadar olan iki ayrı devreye meşrûtiyet devirleri adı verilir.Batı’da demokrasinin tekamülü halkın ekseriyetine mâlolan büyük ve çoğu kanlı mücâdeleler netîcesinde mümkün oldu. Osmanlı Devletinde ise hiçbir devirde halk ülke idâresinde söz sâhibi olmak için herhangi bir harekette bulunmadı. Çünkü Osmanlı idâresi bir hânedan başkanlığında olsa bile devletin bütün işleri İslâmiyetin emir ve yasaklarına göre yürütüldüğünden ülkenin her köşesinde adâlet sulh sükûn ve huzur hâkimdi. Avrupa’daki hânedanlar ve krallar ise keyfî idâreleriyle halkı asırlarca zulüm altında inletmişlerdi. Osmanlı Devletinde tanzimat ve meşrûtiyet hareketleriyse halktan gelen birer hareket olmadı. Bâzı devlet adamları ile Avrupa kültürüyle yetişmiş bir grup insanın Avrupa devletlerinden de destek görerek sürdürülen faaliyetleri neticesinde ortaya çıktı ve bu durum ihânete kadar vardı. 1850’li yıllara kadar Osmanlı pâdişâhı devletin ve milletin sâhibi olarak bütün güçleri elinde tutan en yüksek karar organı mevkiindeydi. Ayrı din ve milliyetlerden müteşekkil mütecanis olmayan bir devletin idâresinde bundan başka bir şekil düşünmek de mümkün değildi. Nitekim günümüzde de şeklî görüşü ne olursa olsun muhtelif milletlerden meydana gelen devletler için de benzer durum söz konusudur.
Osmanlılarda hükümdârın temsil ettiği kuvvetlerin ve sâhip olduğu yetkilerin elinden alınarak başka kuruluş ve kişilere verilmesi Batı’daki gibi demokrasinin gelişmesine değil devletin birlik ve berâberliğinin kaybolmasına yol açtı. Aslî unsurunu Müslüman-Türklerin teşkil ettiği Osmanlı Devletinin bünyesinde değişik milletler mevcut olduğu için milliyetçilik hisleri ve demokrasi hareketleri her imparatorlukta olduğu gibi devletin dağılıp yıkılmasında büyük rol oynadı. Nitekim Yunanistan Bulgaristan ve diğer eyâletlerde kiliselerden kaynaklanarak başlayan milliyetçilik hislerinin yabancı devletlerce büyük bir harekete dönüştürülmesi neticesinde bunlar Osmanlı Devletinden ayrılıp bağımsızlıklarını kazandılar. Yine demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru olan parlamento müessesesi ancak millî bir devlet yapısı içinde aslî fonksiyonunu kazanabilmektedir. Aksi hâlde zararı faydasından çok daha fazla olabilmektedir. Meselâ Birinci Meşrûtiyet meclisindeki azınlık mebuslarının seçildikleri bölgeye muhtariyet istekleri gerçekleşseydi Osmanlı Devleti yarım asır önce târihe karışır belki de yerine yeni bir Türk Devleti kurulamazdı.
Meşrûtiyet rejimi ona inananlar tarafından Osmanlı Devletini içinde bulunduğu durumdan kurtarabilecek yegâne çâre olarak görülmekteydi. Osmanlı Devleti tedricen dünyâ siyâsetinde ve iktisadiyatındaki ağırlığını kaybetmeye başlamıştı. On yedinci yüzyılın sonlarına doğru Batı Avrupa ülkelerinin sanâyi inkılâbını gerçekleştirip teknolojik sâhada önemli mesâfeler almaya başlaması üzerine dünyâ siyâsetindeki ağırlıkları artmaya başladı. Sanâyileşme gayretleri içeriden ve dışarıdan çeşitli şekillerde engellenen Osmanlı Devleti kendisi dışındaki teknolojik gelişmelere yeterince ayak uyduramadı. Gerilemesinin esas sebebi din ve kültürü değil değişen dünyâ şartlarına intibak edememesiydi. Harp meydanlarında başgösteren başarısızlıklar neticesinde devletin tekrar eskisi gibi güçlendirilip yenilenmesi çabaları ortaya çıktı. Türk târihindeki her ilerici hamle üstten ve idâreci zümreden geldiği gibi bu husustaki ilk teşebbüsler de pâdişhalar tarafından ele alındı. Pâdişahlar tarafından çeşitli kereler ıslahat teşebbüslerinde bulunuldu. Genç Osman Üçüncü Selim İkinci Mahmud Abdülmecîd ve Abdülazîz hanların başlattıkları yenilikçi gayretlerin temel vasfı Osmanlı Devlet müesseselerinin işleyiş şekillerinin çağın şartlarına uygun yeni fonksiyonlar kazanarak verimliliklerinin arttırılması oldu. Böylece Osmanlı devlet müesseselerinin ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara cevap verebilmesi sağlanmak istendi.
Hizmetimizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza en iyi yanıtları vermeyi taahhüt ediyoruz. Bizi tekrar ziyaret edin. Ziyaretiniz bizim için çok önemli. Herhangi bir sorunuz olduğunda güvenilir yanıtlar almak için geri dönmekten çekinmeyin. Kalademi.me'yi her zaman ziyaret edin, uzmanlarımızdan yeni ve güvenilir yanıtlar alın.