Answered

Kalademi.me, tüm sorularınıza hızlı ve doğru yanıtlar alabileceğiniz ideal yerdir. Farklı alanlardaki uzmanlardan kesin yanıtlar almak için kullanıcı dostu platformumuzu keşfedin. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın.

fırat türküsünün hikayesini yazınız.

Sagot :

FIRAT TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

                      Geçmiş zamanın birinde Hamo Dayı,Fırat Nehri’ni geçerek Urfa’da askerliğini yapmakta olan oğlunu ziyaret etmek ister.O zamanlarda Fırat Nehri’ni sadece ilkel salla geçiliyordu.Hamo Dayı hayvanlarla birlikte sala biner nehrin tam ortasında atın birisi ürker ,atın ürkmesiyle sal dengesini kaybedip devrilir.Sal devrilince Hamo Dayı ve salın içindekiler boğulur.

                    Ailesi,bu olaydan habersiz günlerce Hamo Day’nın yolunu gözler.Bir gün kara haber köye ulaşır.Ailesi bu olay üzerine ağıtlar yakar ve Fırat türküsü ağıtlar sonucunda oluşur.

 

Urfa'nın Bozova ilçesine yakın Fırat kenarında iki köy varmış. Bu köyler birbirlerine komşuymuş ve ağalara mahsusmuş. Bir ağanın oğlu, diğerinin de kızı varmış. Bu kız ve oğlanda evlenme çağına gelmişler. Köylerin yakın olmasından dolayı birbirlerine gidip, gelirlermiş. Kızla oğlan birbirlerini görmüş ve sevmişler. Günün birinde oğlanın babası hanımına "Oğluna sor, eğer evlenmek istiyorsa onu evlendirelim" demiş. Hanımı da oğluna bildirmiş, oğlu da komşu köyde sevdiği kızı bana isteyin diye istekte bulunmuş, anası da babasına oğlunun isteğini bildirmiş. Oğlanın babası köy komşusu olan ağanın kızını oğluna almaya karar vermiş. Bunun üzerine vakit geçirmeden köyden bir kaç yaşlı adamı alıp, komşu köye oğlunun sevdiği kızı istemeye gitmişler. Eskiden beri bizde başlık adedi vardır. Kızın babası tarafından istenen başlık parası oğlan babası tarafından kabul edilmiş. Kızı istemeye gittiklerinde mevsim güzmüş. Kız babası "Bahar gelince iki genci baş-göz edelim " demiş. İki tarafta düğün hazırlığına başlamışlar. Gelini getirecekleri günü tespit etmişler. Köyde gelin ve damat tarafı atlara binerek cirit oynarlarmış. Gelenleri silah sıkarak karşılamışlar. Damatta gelini getirmeye giden kafileye katılmış. Gelini deveye bindirmişler. Düğün alayında nara atılır ve davul zurna çalınır, bu şekilde gelin hareket eder. Silahlar sıkılır. İkinci köyün hududuna girerken serseri bir kurşun gelinin kalbine saplanır, gelin cansız olarak yere düşer ve ölür. Düğün alayı da bir anda şivan yerine döner. Her kez hüzün içerisinde gelini mezara gömerler. Damat çok üzülür, deliye döner. Gelinin köyünde taziyede 3 gün kalırlar. Oğlanın gözünün yaşı dinmez. Her gece kızın mezarına gidip, sabahlara kadar ağlar ve bu türküyü dile getirir. Gece yarısı Fırat Nehri'nden yükselen su buharını seyrederek bülbüllerin ötüşünden hüzünlenerek bu türküyü söylemeye başlar.