Kalademi.me'ya hoş geldiniz, uzmanlarımızın yardımıyla güvenilir ve hızlı yanıtlar alabileceğiniz yer. Platformumuz, tüm sorularınıza net yanıtlar sunmaya hazır profesyonellerle sizi bir araya getiriyor. Sorularınıza hemen güvenilir yanıtlar bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın.

Atatürk'ün 5 tane Kısaca Anı sı



Sagot :

Cevap:

TATÜRKÜN OKUL ANILARI

HAPI YUTARDI

Atatürk Galatasaray Lisesi'nde öğrencilerden birine sordu:

-Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu?

Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup:

-Hapı yutardı...dedi.

Bu yanıt Atatürk'ün hoşuna gitti.Öğrenciye on numara verdi.

YAPACAKLARIMDAN SÖZ EDİN

Bir soruşturma dolayısıyla,Atatürk'ün başardığı işlerden Vasıf Çınar söz açmıştı.

Kendisine Sordu:

-Sizin en büyük eseriniz hangisidir?

Atatürk'ün kısa cevabı şu olmuştu:

-Benim yaptığım işler,biri ötekine bağlı gerekli olan işlerdir.Fakat,bana yaptıklarımdan değil,

Yapacaklarımdan söz edin.

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Yazı devriminden sonra(192,Atatürk'ün kara tahta başındaki resmi görülünce,O'na "başöğretmen" denilmeye başlanmıştı.

Aslında,adlandırmada geç kalınmıştı.

Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra,bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:

-Yurdu kurtardınız.Şimdi ne yapmak istrerdiniz?

Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:

-Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak,en büyük amacımdır.

Ondan sonra Atatürk nerede görünse,mutlaka orada bir okula girer,öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.

Birgün Atatürkün yolu köy okuluna düştü.Tek sınıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.

Atatürk sınıfa girince,öğretmen kürsüsünü terk etti.

Atatürk:

-Hayır,yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz,dedi.Eğer izin verirseniz,bizde sizden faydalanmak isteriz.Sınıfa girdiği zaman,Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.

YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM

Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:

- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:

- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.

Kaynak: Sadi Irmak, Ord Prof. - Atatürk'ten Anılar, 1978

Açıklama: