Kalademi.me, tüm sorularınıza aktif topluluğumuzun yardımıyla çözümler bulmayı kolaylaştırır. Farklı disiplinlerdeki profesyonellerden ayrıntılı yanıtlar almak için platformumuzu keşfedin. Deneyimli profesyonellerden ayrıntılı yanıtlar almak için kullanıcı dostu platformumuzu keşfedin.
Sagot :
yüklem
özne
nesne
zarf tümleci
dolaylı tümleç
edat tümleci
cümlede vurgu = cümlenin öğeleri
Seyredilecek bir şey ve dinlenilecek bir hikâye yoksa, hayat çoğu zaman bir sıkıntıdır. Çocukluğumda bu sıkıntıya karşı ya radyo dinlenirdi ya da pencereden dışarıya, sokağa, gelip geçenlere, karşı apartman dairelerinin içine bakılırdı. O zamanlar, 1958'de Türkiye'de daha televizyon yoktu. Ama "yok" denmez, tıpkı İstanbul sinemalarında gösterilmesi üç-beş yıl alan Hollywood'un efsane filmlerinden söz ederken yapıldığıgibi "daha gelmedi" denirdi iyimserlikle.
Pencereden bakmak öylesine temel bir alışkanlıktı ki, televizyon Türkiye'ye geldiğinde ona pencereden dışarı bakar gibi bakılmaya başlandı. Babam, amcam, babaannem pencereden bakarken yaptıkları gibi, televizyon seyrederken de birbirlerinin yüzüne hiç bakmadan konuşup kavga ederler, tıpkı pencereden dışarı bakarken yaptıkları gibi gördüklerini birbirlerine anlatırlardı.
"Bu gidişle bu kar iyice tutacak." derdi meselâ halam, sabahtan beri atıştıran kara pencereden bakarken.
"Yine o kâğıt helvacı geldi Nişantaşı'nın köşesine!" derdim ben de öteki pencereden tramvay caddesinebakarken.
Pazarları amcamlar, halamlar ve biz aşağı katlardaki dairelerden yukarıya, babaannemin katına çıkar, öğleyemeklerini hep birlikte yerdik. Pencereden bakıp yemeğin sofraya konmasını beklerken, orada annemler, yengemler, amcamların kalabalığı içinde olmaktan öylesine mutlu olurdum ki gözümün önünde, arkamı döndüğüm büyük salon, hazırlanmakta olan uzun yemek sofrasının üzerindeki kristal avizenin soluk lambaları canlanırdı. Babaannemin salonu bütün öteki katlar gibi yarı karanlık olurdu, ama bana bizim katlardan daha da karanlıkmış gibi gelirdi. Hiç açılmayan balkon kapılarının kenarlarından korkutucugölgelerle sarkan tüller ve perdeler yüzünden belki. Belki de sedef kakmalı paravanalar, eski sandıklar, lenduha masalar, sehpalar, üzeri çerçeveli fotoğraflarla dolu kuyruklu bir koca piyano ve diğer eşyalarla tıkış tıkış doldurulmuş havasız odalar sürekli toz koktuğu için öyle gelirdi bana.
Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. Amacımız, tüm bilgi ihtiyaçlarınız için en doğru yanıtları sunmaktır. Yakında tekrar görüşmek üzere. Aradığınız bilgileri bulduğunuzu umuyoruz. Daha fazla yanıt ve güncel bilgi almak için tekrar ziyaret edin. Kalademi.me'ye ziyaretiniz için teşekkür ederiz. Daha fazla faydalı bilgi ve uzman yanıtları için yakında tekrar gelin.