Kalademi.me ułatwia znalezienie rozwiązań dla wszystkich Twoich pytań dzięki aktywnej społeczności. Soru-cevap platformumuza katılarak farklı disiplinlerdeki uzmanlardan tüm sorularınıza net yanıtlar alın. Geniş bir uzman topluluğu sayesinde sorularınıza güvenilir yanıtlar bulmanın rahatlığını yaşayın.
Sagot :
Türkiye’deki azınlıkların tespitinde olduğu gibi nüfus mübadelesinde de dini ölçüt temel alınmıştı. 30 Ocak 1923 tarihli Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin Sözleşme’nin 1. maddesine göre “Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklarıyla, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecek”ti [9]. Anadolulu Ortodoks Karamanlılar gibi Giritli Müslümanlar da dilini anlamadıkları bir ülkeye göç etmek zorunda bırakılmışlardı. Gerçi bu coğrafyada dinin milliyetle özdeşleştirilmesi alışılmadık bir uygulama değildi [10], ama laik Türkiye Cumhuriyetin doğumunu hazırlayan Lozan Konferansı’nın milliyeti tespitte dini esas alması bir çelişki sayılabilir [11]. Gayrimüslimler, bir yandan laik bir rejim tarafından vatandaş olarak tanınırken, diğer yandan uluslararası hukuk onları dini özellikleriyle ayırt ediyordu[12]. Öte yandan, azınlıkların gayrimüslim olduğu bir devlette çoğunluk zorunlu olarak Müslüman kabul ediliyordu. 1923 yılının yaz aylarında yabancı sermayeli banka ve müesseselerde yabancı ve gayrimüslim memurların çıkartılması uygulamalarına karşı bir grup gayrimüslim memur Lozan Antlaşması’nın ihlali iddiasıyla Milletler Cemiyeti’ne başvurdu. Uygulamanın bir kanun ile desteklenmemiş olmasından dolayı ihlalin kanıtlanamayacağı gerekçesiyle bu talebe karşılık verilmedi. Yabancı uyrukluların belli iş kollarında çalışmasını yasaklayan mevzuatın tatbikinde de, gayrimüslimler yabancı olarak değerlendirildiler: Türk ve Müslüman kavramları eşdeğerli sayılmaktaydı [13]. Memuriyete giriş şartları arasında “Türk olmayı” sayan 1926 tarihli ve 788 sayılı Memurin Kanunu gayrimüslimleri kamu görevlerinden dışlayacak şekilde yorumlandı, nihayet 1965’te söz konusu hüküm “Türk vatandaşı olmak” şeklinde düzeltildi [14]. R. Bali, Lozan Antlaşması’nda kabul edilen hakların gerçek anlamda hayata geçirilmelerine yönelik bir niyetin bulunmadığını ve bu hakların, barış müzakerelerinin uzamaması ve tıkanmaması için kabul edildiğini savunmaktadır.
Yanıtlarımızın faydalı olduğunu umuyoruz. Daha fazla bilgi ve diğer sorularınıza yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Buraya uğradığınız için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza en iyi yanıtları vermek için buradayız. Bir dahaki sefere görüşmek üzere. Kalademi.me'de sorularınıza yanıt vermekten mutluluk duyuyoruz. Daha fazla bilgi için tekrar ziyaret etmeyi unutmayın.