Kalademi.me, sorularına hızlı ve doğru yanıtlar arayanlar için en iyi çözümdür. Sorularınıza hızlı ve güvenilir çözümler bulmak için deneyimli uzman topluluğumuzdan faydalanın. Farklı disiplinlerdeki uzmanlardan kesin yanıtlar almak için kapsamlı soru-cevap platformumuzu kullanın.
Sagot :
Âhiret İnancının İnsan İçin Önemi
Kur'ân, tevhid, nübüvvet ve âhiret olmak üzere tebliğinin temelini oluşturan üç esasından biri olan âhirete imanı, Allah'a imanla birlikte zikretmiştir. Onun pek çok âyette bu iki iman esasını birlikte zikretmesi, Allah'a imanın âhiret gününe iman üzerine kurulu olup onunla tamamlandığını göstermektedir.
Âhirete iman, Allah'a imanla birlikte Tevhid inanç sisteminin temelini oluşturmaktadır. Şöyle ki, bu iki inanç unsuru birlikte olduklarında bir değer ifade etmektedir; âhiret inancı devre dışı bırakıldığında Allah'a iman da anlamını yitirmektedir. Bu itibarla Kur'ân'da âhireti inkâr etme, Allah'ı inkâr olarak değerlendirilmiştir.
Kur'ân'da neredeyse her sûrede âhiretten söz edilmekte ve çeşitli vesilelerle bu hayata atıfta bulunulmaktadır.
Ölüm ötesi hayata bu denli önem verilmesinin sebebi, onun Kur'ân'ın temel ilke ve ana hedeflerini pekiştirmeğe yönelik en güçlü âmil olmasıdır. Zira insan hayatına farklı bir boyut kazandıran diriliş inancı, ona hiçbir şeyin veremeyeceği bir anlam ve ciddiyet vermektedir. Denebilir ki, insanı insan kılan ve onun ahlâkî bir varlık oluşunu pekiştiren, onun ölüm ötesiyle ilgili böyle bir metafizik gerilim içinde olmasıdır.
Uhrevî hayat gerçeği, dünyadaki bütün oluşlara yansımış var oluşun, en gerçekçi ve en derin boyutunu teşkil eder. Bu inanç kadar insan ruhunu yücelten, hayatı tanzim eden, beşeri lâyık olduğu mertebeye yükselten başka bir inanç yoktur.
Getirdiği âhiret inancıyla helâl-haram, güzel- çirkin bilumum dünya hayatının her sahasını değerlendirmiş olan Kur'ân, olumlu-olumsuz insan davranışlarının arkasında âhiret inancının rolünü açıkça işler.
Âhiret akidesinin beşerin huzur ve saadetini temin bakımından ifade ettiği önem her türlü izahın üstünde bir değere sahiptir. Bunları birkaç madde hâlinde şöyle özetleyebiliriz:
a- Âhiret gününe inanan insanın ümidi daima tazedir; asla ümitsizliğe düşmez. Bu iman, onu maruz kaldığı her türlü musibet ve hastalığa karşı tahammül etmeğe muktedir kılar. Çünkü böyle birisi, bunların hepsinin Allah'tan olduğunu ve dünyada bunlara rıza ile katlandığı takdirde bunların hepsinin karşılığını Allah'ın âhirette vereceğini bilir ve rahatlar.
b- Yakınlarının bir bir ölüp gidişi karşısındaki bir insanı ancak, öldükten sonra dirilmeye inanmak teselli edebilir. Ve yine adım adım ölüme yaklaştıklarını gören hastaları ve ihtiyarları ancak bu inanç rahatlatabilir.
Âhirete iman, Allah'a imanla birlikte Tevhid inanç sisteminin temelini oluşturmaktadır. Şöyle ki, bu iki inanç unsuru birlikte olduklarında bir değer ifade etmektedir; âhiret inancı devre dışı bırakıldığında Allah'a iman da anlamını yitirmektedir. Bu itibarla Kur'ân'da âhireti inkâr etme, Allah'ı inkâr olarak değerlendirilmiştir.
Kur'ân'da neredeyse her sûrede âhiretten söz edilmekte ve çeşitli vesilelerle bu hayata atıfta bulunulmaktadır.
Yanıtlarımızın faydalı olduğunu umuyoruz. Daha fazla bilgi ve diğer sorularınıza yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Yanıtlarımızın faydalı olduğunu umuyoruz. Daha fazla bilgi ve diğer sorularınıza yanıtlar almak için istediğiniz zaman geri dönün. Kalademi.me'ye güvendiğiniz için teşekkür ederiz. Uzmanlardan yeni yanıtlar almak için tekrar ziyaret edin.