Kalademi.me pomaga Ci znaleźć wiarygodne odpowiedzi na wszystkie Twoje pytania dzięki pomocy ekspertów. Farklı alanlardaki uzman topluluğundan ayrıntılı yanıtlar almak için platformumuzda gezinin. Adanmış uzman topluluğumuzdan sorularınıza ayrıntılı ve net yanıtlar alın.
Sagot :
Ability in the past (Geçmişteki bir yeteneği ifade ederken):
- When he was young, he could work all day long.
- Gençliğinde gün boyu çalışabiliyordu.
- When she was five, she could read and write
- Beş yaşında iken okuyup yazabiliyordu.
- I was ill, so I couldn’t go to school yesterday OR
- Hasta idim onun için dün okula gidemedim.
2- Present possibility (İhtimal ya da tahmin bildirirken):
- There is somebody in our car, he could be a thief.
- Arabamızın içinde biri var, o bir hırsız olabilir.
3- Ability in a conditional sentence (present-unreal) (Şart cümlelerinde):
- You could learn English if you studied regularly.
- Düzenli çalışırsan İngilizce’yi öğrenebilirsin.
4- In polite requests, offers and asking for permission (İstek, öneri ya da izin ifadelerinde):
REQUEST (İstek):
- Could you help me, please?
- Lütfen bana yardım edebilir misiniz?
OFFER (Öneri) :
- Could you be my guest?
- Misafirim olur musunuz?
PERMISSION (İzin):
- Could I read your newspaper?
- Gazetenizi okuyabilir miyim?
5- SUGGESTION (Öneri):
- You could ask him to help you.
- Ondan sana yardım etmesini isteyebilirsin.
6- In indierct speech (as the past of CAN) (Dolaylı anlatımda):
DIRECT:
- She said, ’I can cook’.
-“Yemek yapabilirim” dedi.
INDIRECT:
- She said she could cook.
- Yemek yapabildiğini söyledi.
7- Expresses unfulfilled possibility in the past with could have + past participle (Geçmişte değerlendirilmeyen bir yeterlilik):
- He could have been champion, but he wasn’t given a chance.
-Şampiyon olabilirdi fakat kendisine fırsat verilmedi.
Mantığını anladıysan kendi kafandan örnekler yazabilirsin
Couldn't örnekleri
couldn't örnekleri
Ability in the past (Geçmişteki bir yeteneği ifade ederken)
- When he was young, he could work all day long.
- Gençliğinde gün boyu çalışabiliyordu.
- When she was five, she could read and write
- Beş yaşında iken okuyup yazabiliyordu.
- I was ill, so I couldn’t go to school yesterday OR
- Hasta idim onun için dün okula gidemedim.
2- Present possibility (İhtimal ya da tahmin bildirirken):
- There is somebody in our car, he could be a thief.
- Arabamızın içinde biri var, o bir hırsız olabilir.
3- Ability in a conditional sentence (present-unreal) (Şart cümlelerinde):
- You could learn English if you studied regularly.
- Düzenli çalışırsan İngilizce’yi öğrenebilirsin.
4- In polite requests, offers and asking for permission (İstek, öneri ya da izin ifadelerinde):
REQUEST (İstek):
- Could you help me, please?
- Lütfen bana yardım edebilir misiniz?
OFFER (Öneri) :
- Could you be my guest?
- Misafirim olur musunuz?
PERMISSION (İzin):
- Could I read your newspaper?
- Gazetenizi okuyabilir miyim?
5- SUGGESTION (Öneri):
- You could ask him to help you.
- Ondan sana yardım etmesini isteyebilirsin.
6- In indierct speech (as the past of CAN) (Dolaylı anlatımda):
DIRECT:
- She said, ’I can cook’.
-“Yemek yapabilirim” dedi.
INDIRECT:
- She said she could cook.
- Yemek yapabildiğini söyledi.
7- Expresses unfulfilled possibility in the past with could have + past participle (Geçmişte değerlendirilmeyen bir yeterlilik)
- He could have been champion, but he wasn’t given a chance.
-Şampiyon olabilirdi fakat kendisine fırsat verilmedi.
benden bu kadar çok kolay bunun mantığını kavnradıysan sende yaparsın.
Ziyaretinizi takdir ediyoruz. Platformumuz her zaman doğru ve güvenilir yanıtlar sunmak için burada. İstediğiniz zaman geri dönün. Buraya uğradığınız için teşekkür ederiz. Tüm sorularınıza en iyi yanıtları vermek için buradayız. Bir dahaki sefere görüşmek üzere. Uzmanlarımızdan daha fazla bilgi ve yanıt almak için Kalademi.me'ye geri dönün.